Taşın politik hafızası
Kürt halkı için zihinsel tembelliği aşmak, yalnızca bir kültürel tercih değil; devrimci bir zorunluluktur. Çünkü kolonyal aklın en büyük zaferi, sömürdüğü halkın kendi zihinsel üretiminden vazgeçmesidir. Öcalan’ın ifadesiyle ‘Hakikati arama iradesinin tutsak düşmesidir.’ Bu tutsaklık kırıldığında, halk kendi aklının öznesi hâline geldiğinde, gerçek özgürlük süreci başlayacaktır
Eylem Aktı / Jineolojî’nin Sözü
Kürt halkının politikliği aslında uzun bir tarihsel bilincin ve direniş kültürünün bir yansımasıdır. Kürt toplumu, yüzyıllardır inkâr, asimilasyon ve sömürgeci baskılarla karşı karşıya kaldığından dolayı, politika halk için sadece “devlet işleri” ya da “parti işleri” anlamına gelmez- yaşamın ta kendisidir. Kürt Halkı, tarih boyunca kendi kimliğini, dilini ve kültürünü korumak için sürekli bir mücadele içinde olmuştur. Bu nedenle, her kuşak bir önceki kuşaktan bir tür politik bilincin mirasını devralıyor. Kürt halkının politikası çoğu zaman “nasıl yaşayacağı” sorusuyla iç içedir. Kadının “Jin Jiyan Azadi” sloganı etrafında özgürleşmesi, köyün yönetimi, komünler, dilin korunması, hatta bir düğün ya da taziye düzeni bile politik bir anlam taşıyor. Çünkü her alanda “nasıl bir toplum olunacağı” tartışması vardır, bunun inkârı Kürt halkının mirasına zehirdir.
Kürt Halkının, yaşadığı acıları unutmamak ve yeniden üretmek için kolektif hafızasına çok değer verdiği aşikardır. Bu hafıza, aynı zamanda bir politik güçtür. Şarkılarda, dengbejlerde, destanlarda hep direniş, adalet, özgürlük temaları etrafında bir şekillenme görülür. Yani kısacası politiklik kendiliğindendir. Gündelik yaşamın parçasıdır. Bir çocuk bile erken yaşta kimliğinin farkına varır; bir anne evladını büyütürken “toplumun parçası olmayı” öğretir; bir genç köyünden şehre giderken tarihini taşır. Öyle ki bu konuya dair annemin bir anısını paylaşmak isterim. Annem, Garzan zozanlarından sonbaharla beraber köye döndüğünde ardında bıraktığı taşlara, taşların yalnız kalmasına ağlarmış, küçük avucuna alabildiği taşlarla tesellisini de kendisi yaratırmış. Kürt halkının, kadının politik mirası işte bu hikâyede saklıdır benim için.
Günümüz koşullarına gelindiğinde ise bu gerçeklik farklı bir boyutta. Var edilen bunca politik/toplumsal hafızanın bir sonraki nesile yeterince aktarılamamasını bir eleştiri konusu olarak gündemimize almakta fayda görürüm. Kürt halkı olarak devasa bir mirasa sahip iken bu mirası unutmak/unutturmaya çalışmak verilen onca bedellere sırtımızı çevirmektir bir bakıma. Var edilen bunca toplumsal hafıza nasıl oldu da günümüz koşullarında belli anı/hikayelere sıkışmış? Bunun sorgulamasını somutlaştırmak adına kendimize belli sorular sormamız gerekliliktir. Kolektif, doğayla bağları bu kadar gelişkin bir yaşam içindeyken bugün nasıl oldu da Sayın Abdullah Öcalan’ın yazmış olduğu Barış ve Demokratik........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein