Hakikatten kopan estetik, güzellik sayılır mı?
Güzellik, modern dünyada parçalanmış bir kavrama dönüştü. Beden ve ruh ayrıldı; iç ve dış koparıldı; insanın özü, kendi varoluşuyla, doğayla ve toplumla olan bağını kaybetti. Güzellik, artık bir görüntüden ibaret, ruhsuz ve anlamsız bir imaj haline geldi
Şilan Aktı
İnsanlık, nesiller boyu güzellik kavramını ölçüt alarak yaşamını biçimlendirmeye çalıştı. Bu kavram, her çağda farklı biçimlerde tanımlandı ve deneyimlendi. Günümüz anlamıyla güzelliği tanımlamadan önce, tarihte nasıl anlaşılmış olduğuna bakmak gerekir.
İnsanı diğer canlılardan ayıran en belirgin özellik aklını kullanabiliyor olmasıdır; ancak evrimsel süreçte hayatta kalmasını gerçek anlamda sağlayan, toplumsal bir varlık olarak birlikte hareket etme yetisiydi. İnsanlığın ilk dönem topluluklarında birey tek başına var olamazdı; hayatta kalmak ve güvenli bir yaşam sürdürmek, birlikte hareket etmeyi ve kolektif bir bilinç geliştirmeyi gerektiriyordu. Bu kolektif bilinç, yaşamlarının her alanına sinmişti. İnsanlar sevinçlerini, korkularını, hüzünlerini ve diğer birçok duygusunu topluluk içinde deneyimliyor, anlama kavuşturuyor ve yaşama akıtıyordu.
Güzellik kavramının tanımlanışı ve yaşam bulması da aynı kolektif ruhtan nasibini almıştı. Güzellik kavramı beğenilen ve hoşa giden şeyleri tarif etmek için kullanılır. Örneğin bir fotoğrafa, bir ağaca, bir nesneye veya bir şarkıya güzel nitelendirilmesi yapılabilir. Ancak güzellik sadece bir nesneye ait somut bir inceleme değildir, güzelliğin aynı zamanda sosyolojik yanı da vardır. Eski topluluklarda güzellik, bugünkü gibi yüzeysel bir estetik ölçütle sınırlı değildi. Güzellik, yaşamı anlamlı kılan eylemler, ilişkiler ve değerlerle örülü ve bütündü. Etik boyutu, yaşamın değerini, sorumluluğu ve toplumsal dengeyi ifade ederken; estetik boyutu, bu değerlerin gözle görülür ve ruhla hissedilir bir biçimde somutlaşmasıydı. Dolayısıyla güzellik, yalnızca bir bedenin veya biçimin ölçütü değildi; yaşamın kendisinin ahenkli ve anlamlı bir biçimde var olma tarzıydı.
Toplumsallık ve kolektif bilinç, eski çağlarda güzellik anlayışının ayrılmaz bir parçasıydı. İnsan, yalnızca bireysel olarak çekici veya becerikli olmanın değil, topluluk için güvenli ve uyumlu bir varlık olmanın değerini biliyordu. Bu bağlamda güzellik, topluluğun dayanışma, sorumluluk ve yaşamı koruma kapasitesiyle ölçülüyordu. Kadın ve erkek, estetik algıyı yalnızca bireysel tatmin için........
© Yeni Yaşam
