27 Şubat çağrısına mahpuslar ne diyor?
‘Üstüne basa basa diyoruz, toplumsal özgürlüğün, ekolojik özgürlüğün, kadın özgürlüğünün tek çözüm yolu, Ada tecridinin sonlanması ve Ada kapılarının sonuna kadar açılmasıdır. Toplumsal barış ancak bu şekilde mümkün olabilir ve dünya ancak bu şekilde yaşanılır bir yer olur’
Hüseyin Aykol \ İçeriden
Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan İbrahim Kul, gazetemize gönderdiği mektupta şöyle diyor: “Bin yıllık bir tarihi temeli olan ama özellikle son yüzyıldır bozulan Kürt ve Türk halkının kardeşlik hukukunun düzeltilmesi için Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan, 27 Şubat 2025 günü tarihi bir adım atmıştır. 1993 yılından bu yana sayısız kere diyalog yoluna başvurmuştu. Ateşkesler ilan etmişti.
Ancak tüm bu çözüm çabaları hep karşılıksız kalmıştı. Bu durum, Kürt halkında büyük bir güvensizlik yaratmıştır. Dolayısıyla barış ve demokratik Türkiye’nin inşası gerçekleşmemiştir. Toplumsal, ekonomik ve siyasal sorunlar katmerleşerek büyümüştür. Bunların bir sonucu olarak da halkımız birbirinden uzaklaşıp yabancılaştı; ekonomi çöktü, siyasal krizler bütün bir yaşamın parçası haline gelmiştir.
En son 27 Şubat 2025’te 40 yıllık savaşın son bulması için Sayın Öcalan tarihi bir adım atarak PKK’den feshini istemiştir. Türkiye’de bölgede ve dünyada geniş yankı bulan, pozitif mesajlar ile desteklenen bu tarihsel adım, Kürt sorununun çözülmesi ve Türkiye’nin demokratikleşmesine giden yolu döşeyecektir.
Böylelikle demokratik toplum ve hukuk normlarına ulaşan Türkiye, Ortadoğu ve dünya kaosuna da çözüm gücü ve örnek olabilecektir. 27 Şubat’ta atılan bu tarihi adım büyük bir samimiyetin, içtenlik ve özverinin göstergesidir. Bununla Kürt ve Türk halkının birbirine inanmasına, güven duymasına doğru güçlü bir adım atılmış oldu.
Halklar arasında oluşması, güçlenmesi gereken bu sıcak kardeşlik ve barış duygularının pekişmesi için bu tarihi adıma bizzat öncülük eden Sayın Öcalan’ın serbest çalışma koşullarına kavuşması, dolayısıyla fiziki özgürlüğüne kavuşması gerekir. Tarihsel rolünü oynayabilmesi, misyon ve sorumluluğunu yerine getirebilmesi ve sürecin selameti için bu elzemdir. Ancak böyle olursa karşılıklı güven temelinde pozitif gelişmeler daha hızlı yaşanabilecektir. Bu........
© Yeni Yaşam
