Nasıl yaşanması gerektiğini bilmek
Bu soru cevapsız kaldığında, insan rüzgârda savrulan yaprak gibi olur. Gün gelir, bir kalabalığın içinde kaybolur; gün gelir, kendi sesini bile duyamaz hale gelir. Ama bu soruya net ve sarsılmaz bir cevap bulunduğunda, hayat bir yön kazanır. Karar, kararlılığa dönüşür. Rastgele yaşamak, yerini amaçlı yaşamaya bırakır.
Devrimci için bu cevap, sadece kişisel bir anlam taşımaz. Bu, halkın onuru, özgürlüğü ve geleceğiyle doğrudan bağlantılıdır. Çünkü devrimci, kendini yalnızca bireysel varoluşla sınırlamaz. O, halkının tarihiyle yoğrulmuş, mazlumların sesiyle büyümüş ve köleliğe başkaldıran bir vicdanın taşıyıcısıdır. Hayatı bu bağlamda anlamlandırdığında, artık yaşamak bir seçim değil, bir görevdir.
Görev bilinciyle yürüyen insan, yoldaki belirsizlikten korkmaz. Çünkü o artık yolun ne getireceğine değil, yolun nereye götürdüğüne odaklanır. Bilir ki bu yolda yorgunluk olacaktır, ihanet de olacaktır, kayıplar da. Ama hiçbir şey onu sarsamaz. Çünkü yürüyüşünün kökeni hem arayıştan hem karardan hem de bağlılıktan doğmuştur. Sistemin sunduğu yapay mutluluklar, devrimcinin gözünde hiçbir zaman aldatıcı parıltılar olmaktan öteye geçemez. O, bu dünyanın........
© Yeni Yaşam
