Bir son değil, dönüşüm
Bu bir sona erme hikâyesi değil; tersine, yeniden doğuşun, yeniden örgütlenmenin, yeni bir çağın eşiğinde yükselen bir yürüyüştür.
Kürt halkı, tarih boyunca yalnızca topraklarını savunmadı; düşüncelerini, dilini, kültürünü, hafızasını ve hayalini de savunmak zorunda kaldı. Sınırlarla bölünmüş bir coğrafyada, yasaklarla parçalanmak istenen bir kimlik, baskı karşısında yalnızca direnmedi; her darbede kendini yeniden tanımlayarak var olmayı başardı. Bu varoluş, kökleri derinlere inen bir ağacın, her fırtınada daha da güçlenen dalları gibi büyüdü.
Ulusal uyanışla başlayan bu yürüyüş, zamanla silahlı direnişe, ardından kadınların ve gençlerin öncülüğünde bir devrime dönüştü. Bu mücadele, Kürt halkının özgürlüğüyle sınırlı kalmadı; dünya halklarının vicdanında yankı buldu, ortak bir kurtuluş hayaline dönüştü. Rojava’da yaratılan sistem, yalnızca bir yönetim modeli değil; ataerkil düzene, kapitalist sömürüye ve milliyetçiliğin dar kalıplarına karşı bir itirazın, başka bir dünyanın mümkün olduğunu gösteren somut bir ifadenin adı oldu.
Bugün, Özgürlük Hareketinin geldiği nokta, bir ulusun kurtuluş mücadelesinden çok daha fazlasıdır. Artık bu mücadele, insanlığın kendini yeniden tanımlama çabasının bir parçasıdır. Yapılan........
© Yeni Yaşam
