Anlamın Peşinde
Sen, dağların çocuğusun. Her taşında bir anın, her zirvesinde bir hayalin var. Karanlık çöktüğünde bile gözlerini ufka diktin, çünkü biliyorsun: Zulmün en yoğun olduğu an, şafağa en yakın olan andır.”. Seni dört bir yana savurdular ama seni sen yapan köklerini sökemediler. Çünkü sen, toprağa düşen bir tohum gibi, bastırıldıkça daha gür filiz veren bir halkın en yiğit, en onurlu evladısın.
Menekşeler, nergisler, nazlı mor salkımlar şahittir; özgürlüğe adanmış her nefesine.
Yüzyıllardır bedenine dolanan zincirleri kıramasan da paslandırdın, hançerleri kıramasan da körleştirdin. Çünkü senin varoluşun, yalnızca bir halkın kendi yolunu çizmesi değil, insan olmanın, onurlu yaşamanın ve esareti reddetmenin destanıdır.
Dilini yasakladılar, adını inkâr ettiler, varlığını yok saydılar. Ama sen yine de konuştun, stranlar söyledin, taşların arasına sakladığın kelimelerle tarihe mühür vurdun. Zalimler seni susturmaya çalıştıkça, sen daha gür haykırdın. Çünkü senin sesin, bu toprakların en eski ezgisi; ne kadar bastırılsa da yankısını bulmaya mahkûm.
Zulme karşı direnen bedeninle, halkının sesi oldun. Her düşen canla, toprağa bir bayrak gibi düştün. Çünkü biliyorsun, bir........
© Yeni Yaşam
