Neden ‘Kapitalizmden Çıkmak?’*
Kapitalizmin 500 yıllık bir geçmişi var, son 250 yılı ‘sanayi kapitalizmi’ ki, bu insanlık ve uygarlık tarihinde çok küçük bir parantez… Buna rağmen bir ‘uygarlık krizi’ veya aynı anlama gelmek üzere ‘bir sürdürülemezlik’ durumu ortaya çıkmış bulunuyor…
Sadece uygarlık krizi de değil… Şimdilerde anhtropocene denilen jeolojik çağ dönüşümünü, Holosen jeolojik çağdan, anthropocene jeolojik çağa geçişi de tetiklemiş bulunuyor ki, vahim sorunların ve sonuçların ortaya çıkması kaçınılmaz…
Balıkların denizde yaşayıp da denizi bilmedikleri gibi, insanlar da kapitalist bir toplumda yaşıyorlar ama kapitalizmi bilmiyorlar… Doğrusu merak da etmiyorlar… Malûm, sorun edilmeyen şey sorgulanmaz, tartışma konusu yapılmaz… Fakat sadece sıradan insanlar değil, yüksek düzeyde eğitimliler de kapitalizmin ne olduğundan habersiz… Buna iktisat profesörleri de dahil…
Üniversitelerde “iktisat bilimi” diye tedris edilen, okutulan, bilimle değil, ideolojiler dünyasıyla ilgilidir… Burjuva düzenini meşrulaştırmaya yarıyor… Gerçek durum öyledir ama burnundan kıl aldırmayan burjuva iktisatçıları ve burjuva politikacıları, kapitalizmin gelmiş geçmiş en rasyonel ‘akla en uygun’ sistem olduğundan şüphe etmezler… Öyle rasyonel, öyle akla uygun bir sistem ki, şu kadarcık zamanda insanlığın geleceğini ve bir bütün olarak canlı yaşamı tehlikeye atmış bulunuyor…
Bir uygarlık krizi, bir sürdürülemezlik durumu ortaya çıktı zira kapitalizm insanlığın ve uygarlığın ‘normal hali değil’ bir ‘sapma’… Araç-amaç tersliği söz konusu… ‘Öküz arabanın arkasına koşulmuş durumda’… Bir dizi çelişki veya terslik üzerinde var oluyor, yol alıyor…
Üretimle tüketim (ihtiyaçların tatmini) ilişkisi ters-yüz olmuş durumda… İlişkinin yönü ‘üretimden ihtiyaçlara doğru…’ İlişki piyasada (pazarda) gerçekleşiyor… Bu üretimin ihtiyaçlara yabancılaşması demek!
Eğer öyle olmasaydı, binlerce, on binlerce, milyonlarca zararlı, değilse gereksiz şey üretilmez, satılmaz, tüketilmezdi…
Kapitalizm bir meta uygarlığı… Her şeyi şeyleştiriyor, nesneleştiriyor, paralılaştırıyor, soysuzlaştırıyor, ölü metalara dönüştürüyor… Etrafınıza şöyle bir bakın… Metalaşmamış, şeyleşmemiş, parayla alınıp-satılmayan bir şey kaldı mı?..
Havayı, toprağı, suyu, denizleri kirletiyor… (Marmara’ya bak anlarsın…)
Her ileri aşamada sosyal kötülükleri (açlığı, işsizliği, yoksulluğu, sefaleti) derinleştiriyor… Bir kutupta yoksulluk yaratmadan karşı kutupta zenginlik yaratamıyor…
Sadece bu kadar da değil, nükleer felaket ve nükleer kış riskini de büyütüyor…
Yatay ve dikey bir yayılma, genişleme, yoğunlaşma seyri izliyor… Yatay genişleme halen kapitalist ilişkilerin geçerli olduğu alandan kapitalist olmaya alanlara doğru yayılma… Bu da sömürgecilik ve emperyalizm demek… Bir de halen kapitalist ilişkilerin geçerli olduğu alanda derinleşme söz konusu… Her seferinde daha çok şey meta kategorisine dahil oluyor… Bu insan ve toplum yaşamının tüm veçhelerinin ve doğanın metalaşması demektir…
Ücretli emek sömürüsü, karşılığı ödenmeyen kadın emeği sömürüsü, doğa yağma ve talanıyla yol alıyor…
Sınırsız büyüme, genişleme, yayılma eğilimine ve dinamiğine sahip… Oysa, bu dünyanın kaynakları........
© Yeni Yaşam
