menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Nasıl bir barış?

5 0
07.01.2025

2024 yılı da geride kaldı. İnsan hakları savunucuları olarak her zaman dile getirdiğimiz gibi yaşam hakkı, ifade ve örgütlenme özgürlüğü hakkı, kadına yönelik şiddet, LGBTİ hakları ve ekonomik haklar gibi konularda Türkiye Cumhuriyeti devleti, dünyada ihlal sıralamasında en başta gelen devletlerden biri oldu. Türkiye Cumhuriyeti devleti, maalesef insan hakları konusunda kendi iç hukukunu uygulamadığı gibi altına imza attığı uluslararası sözleşmeleri de uygulamamakta ısrarlı davrandı.

Özellikle cezaevlerindeki hasta mahpusların durumu, derneğimizce sürekli dile getirilmiş olmasına rağmen bugüne kadar bir tek olumlu adım atılmadı. 2024 yılının sonlarına geldiğimizde herkesi şaşırtan bir süreç yaşanmaya başlandı. O da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından ortaya atılan İmralı Cezaevi’ndeki Abdullah Öcalan’la DEM Parti arasında görüşmelerin yapılması ve devletin talepleri doğrultusunda PKK’nin silah bıraktığının açıklanması yönünde bir takım konuşmaların başlaması. Bu tabii ki tüm toplumu olduğu gibi Kürt toplumunu da şaşırttı. Çünkü Kürt meselesini hiçbir şekilde ağzına almayan, DEM Parti’nin sürekli kapatılmasını savunan Devlet Bahçeli ne oldu da böyle konuşmaya başladı? Evet, konuşmasının içeriği insan hakları savunucuları tarafından kabul edilebilir nitelikte değildi belki ama bu konunun konuşulmaya başlanması bile esas olarak önemliydi.

Bizler insan hakları savunucuları olarak şunu çok iyi biliriz; onurlu bir barış gereklidir, onurlu bir barış halkları mutlu eder. Özellikle bu çatışmalı ortamda en büyük insan acılarını yaşamış olan Kürt toplumu onurlu bir barış ister. Biz bunu çok net biliyoruz. Peki, böyle bir süreç onurlu bir barışa dönüşebilir mi? Bana göre dönüşebilmesinin tek bir koşulu var. O da asıl olarak tüm toplum tarafından barış talebinin içselleştirilmesi. Sendikaların, sivil toplum örgütlerinin, ana muhalefetin, kadın örgütlerinin, LGBTİ örgütlerinin yaşamın tüm alanlarında haksızlığa uğrayan kesimlerin aslında yaşadıkları tüm haksızlıkların temelinde olan en önemli gerçeğin savaş olduğunu dile getirmeleri ve barış taleplerini yüksek sesle, seslendirmeleri gerekiyor. Bu süreç........

© Yeni Yaşam