Küllerinden doğan halk
Ortadoğu halklarının kaderleri birbirine epeyce benzer. Bu halklar içinde belki de acısı en büyük olan, kayıpları en büyük olan halklardan biri de Kürt halkıdır. Kürt halkı, tarihin birçok döneminde yaşadığı 4 ayrı parçada büyük zulümlerin mağduru olmuştur. Büyük zulümlerin mağduru olmuştur ancak daima da küllerinden doğmuştur. Yapılan tüm haksızlıklara, baskılara, yok etme politikalarına rağmen Kürtler varlıklarını korumaya devam etmişlerdir.
Kürt halkının yaşadığı acıların en büyük tanıklarından biriyim. Kendim de 13 yaşında Kürt olduğumu öğrenmiş biri olarak kimliğimizin bize nasıl yasaklandığının en önemli şahitlerinden biriyim. Bugün hala kendi ana dilimi ne yeterince anlıyor ne de konuşabiliyorum. Benim gibi çok sayıda insan var. Aslında bu bir halkın yok edilmesinin amaçlandığının en önemli göstergelerinden biridir.
Yaşadığımız coğrafyada Kürt halkı çok büyük katliamların, kontrgerilla cinayetlerinin, gözaltında kaybetme politikalarının, köy yakmaların mağduru olmuştur. Özellikle 90’lı yıllarda yaşanan tüm acılara insan hakları savunucuları olarak tanıklık ettik. Tanıklık ettiğimiz olayları bugün anlattığımızda, bir filmde bile olsa yaşanacağına kimse inanamaz. Kimsenin inanamayacağı kadar büyük hak ihlallerini gözlemledik ve raporladık. Gördüğümüz her acı karşısında daha çok bilenerek mücadele kararlılığımızı devam ettirdik.
Kürtler yaşadıkları her parçada hak ihlallerine maruz kaldılar. Ama bu bütün parçaların içinde Suriye Kürtlerinin önemli bir rolü vardı. Suriye Kürtleri uzun yıllar kimlikleri dahi olmadan yaşamak zorunda kaldılar. Cezaevlerinde kimliksiz bir şekilde, haksız bir şekilde suçlanarak yıllarca cezalara mahkûm edildiler, aileleri ile bile görüştürülmediler. Ama hep küllerinden doğarlar ya işte, kimliksiz bırakılan........
© Yeni Yaşam
