Bu borç ödenir mi?
Maalesef bugün mağdur olan siyaset mensupları, o dönemin muktedirleriydi. O dönemde militarizmin yaşamın tüm alanlarını ele geçirmiş olan yapısı, hatta Cumhuriyetten bu yana devam eden yapısı, yine söz söyleme hakkını vermiyordu ama bu hak itiraz edenlere muhaliflere verilmiyordu.
Bugün ise, iktidar kavgası veren resmî ideolojinin diğer tarafı, muktedir olmayı ele geçirmiş durumda ve karşı tarafa zulmediyor. Ancak bütün bu savaşlar devam ederken, en büyük mağduriyeti yine bizler gibi gerçek muhalifler yaşıyoruz. İşte yaşanan bu mağduriyetlerin, haksızlıkların en simgesellerinden biriydi geçtiğimiz günler…
1990’lı yılların acımasız baskılı yöntemlerinin en birinci mağduru Vedat Aydın’dı. Vedat Aydın, 1990 İHD Kongresi’nde- ’Kürt sözcüğünün bile hiçbir yerde geçmediği o günlerde- kongrede kalktı ve Kürtçe bir konuşma yapmaya başladı. Konuşmasını İstanbul ve Diyarbakır Şube’den arkadaşlarımız da tercüme etmeye başladılar. O sırada Divan Bakanlığı’nı yürüten Halit Çelenk ve divanda bulunan tüm üyeler önce Vedat Aydın’ı Türkçe konuşması konusunda uyardılar; ardından da divanı terk ettiler. Çünkü korkuyorlardı.
Vedat Aydın ve diğer iki arkadaşımız, o gün orada bir polis operasyonu sonucunda gözaltına alındı ve tutuklandılar.
Vedat Aydın’ın suçu Kürtçe konuşmaktı.
Vedat Abi’yi tanıyanlar çok iyi bilirler: O, çok özel ve farklı bir insandı. Ben, onun o kadar zorlu işleri yapmasına rağmen bir gün bile yüzünün düştüğünü, bir gün bile umutsuzluğa kapıldığını görmedim.
Hak ihlalleriyle ilgili bölgeye her gittiğimizde, önce bizi yemeğe götürür; ‘Çocuklar, korkmak yok, vazgeçmek yok, biz güçlüyüz’ diye bize moral verir, kendimizi güçlü hissetmemizi sağlardı. Aynı zamanda çok güldürürdü; komik bir adamdı. Hayatın her alanına dair sohbetler yapabileceğiniz değişik bir........
© Yeni Yaşam
