Altı Gün Savaşları’ndan İbrahimi Anlaşmalar’a: İsrail’in Ortadoğu stratejisi ve Türkiye
İsrail, Arap devletlerine karşı ilk stratejik başarısını 5 Haziran 1967’de başlattığı ve 11 Haziran 1967’de sona eren, “Altı Gün Savaşları” olarak adlandırılan savaşla kazandı. İsrail, 5 Haziran sabahı Mısır, Ürdün ve Suriye’ye saldırdı. Her ne kadar savaş Mısır, Ürdün ve Suriye gibi Arap devletleriyle yapılmış olsa da Arap Cephesi’ne Irak, Suudi Arabistan, Sudan, Tunus, Fas ve Cezayir de asker ve silah desteğiyle katıldı. Ancak altı gün süren savaşta İsrail galip geldi. İsrail, bu savaşta hem sınırlarını genişletti hem de 19 yıllık Arap devletlerine karşı var olma mücadelesini kazandı. Bu savaşta İsrail; Sina Yarımadası, Gazze Şeridi, Golan Tepeleri ve Ürdün kontrolündeki Batı Şeria’yı işgal etti. Ayrıca Doğu Kudüs’ü ilhak etti.
22 Kasım 1967’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin girişimiyle “barış için toprak” formülü sunuldu. Buna göre İsrail, 1967’de işgal ettiği topraklardan çekilecek, husumet sona erdirilecek ve tanınmış sınırlar içinde bölgedeki tüm devletler birbirine saygılı olmayı kabul edecekti. Ancak İsrail, 1981’de Golan Tepeleri’ni ilhak etti.
1978’de ABD Başkanı Jimmy Carter’ın girişimiyle başlayan Camp David buluşmaları, 26 Mart 1979’da Mısır ve İsrail arasında barış anlaşmasıyla sonuçlandı. 25 Temmuz 1994’te ise ABD Başkanı Bill Clinton’ın girişimiyle İsrail ve Ürdün arasında önce Washington Bildirgesi imzalandı, ardından 26 Ekim 1994’te İsrail-Ürdün Barış Anlaşması imzalandı. Böylece 1948’den başlayan İsrail-Arap devletleri savaş hali, İsrail’in tanınmasıyla resmen sona ermiş oldu.
Ancak Filistin meselesi çözülmediği için İsrail ile Arap devletleri arasında gerginlikler sürdü. Araplarla anlaşan İsrail, bu kez İran ile karşı karşıya kaldı. İran’da 16 Ocak 1979’da Şah’ın ülkeyi terk etmesi, 1 Şubat’ta Humeyni’nin ülkeye dönmesi ve 1 Nisan’da halk oylamasıyla Pehlevi hanedanlığının “Şahlık” rejimi yıkıldı; yerine İran İslam Cumhuriyeti adıyla “Molla” rejimi kuruldu.
İktidarı ele alan mollalar, “Siyonist İsrail’i yok etme” sloganıyla Arap milliyetçilerini ve radikal dini grupları örgütledi. Bunun için “direniş ekseni”ni geliştirdi. Mollalar, Filistin’de ortaya çıkan Hamas’ı, Lübnan’daki Hizbullah’ı, Yemen’deki Husileri ve Bahreyn’deki Şii nüfusu kontrol etmeye başladı; bunlara para ve silah dahil her türlü desteği........
© Yeni Yaşam
