‘Devlet’ gerçekten barış istiyor mu?
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı tarihi çağrının üzerinden kırk gün, Devlet Bahçeli’nin DEM Partililerin elini sıkması üzerinden yaklaşık altı ay geçti.
İmralı Adası’ndan gelen “barış ve demokratik toplum” çağrısının bütün halklar, devletler ve DEM Parti başta olmak üzere barıştan yana olan bütün partiler ve demokratik kurumlar tarafından desteklendiği bilinmektedir.
Ayrıca çağrıya PKK başta olmak üzere bütün demokratik Kürt kurumlarının en üst düzeyde sahip çıktığı ve PKK’nin çağrının gereklerini yerine getirmek için ateşkes ilan ettiği de dünyanın bilgisi dahilindedir. Bunların dışında Kürtdistan’ın bütün parçalarında, Türkiye metropollerinde ve bütün dünyada milyonlarca Kürt, Newroz alanlarına akarak barış ve demokratik toplum çağrısına sahip çıktıklarını ortaya koydular. Böylece devlet hariç, ilgili herkes bu çağrının gerçekleşmesi için elinden geleni ve bekleneni yapmış oldu.
Bütün bunlardan sonra sıra devletin atacağı adımlara gelmişti. Sayın Öcalan’ın çağrısı ve PKK’nin yaptığı ateşkes, sürecin ilerlemesini çok kolaylaştırmıştır. Bu koşullarda barışı gerçekleştirmek ve demokratik toplumun önünü açmak, her zamankinden daha çok mümkün hale gelmiştir.
Ancak devlet Sayın Öcalan’ın çağrısına henüz bir karşılık vermemiştir. Üstelik sorunun çözümüne hizmet etmeyen “silah gömme”, “silahlarıyla gömme” tekerlemesini sürdürmüş, düşmanlığı derinleştiren dili kullanmaya devam etmiştir. Sayın Öcalan üzerindeki İmralı tecrit sistemi kaldırılmamış, parlamentoyu devreye koymamış, komisyonları oluşturmamış, siyasi- hukuki zemini hazırlamaya yönelmemiştir.
Çağrının gerektirdiği bu düzenlemeleri yapmak........
© Yeni Yaşam
