menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

AKTİVİZM ÜZERİNE

8 0
02.06.2025

Son zamanlarda topluma yol gösterme yönü oldukça kuvvetli olan gazeteci, siyasetçi, oyuncu, akademisyen ve daha birçok insanımızın biyografilerinde, kendilerinin gıyabında yapılan konuşmalarda sıklıkla yeni bir sıfat kullanıldığına rastlıyoruz: Aktivist. Meslekî ünvanlarının yanına iliştirilen bu kavramın, toplum nezdinde geniş etki alanı olan insanlarca kullanılmasının sevimli bir imaj yarattığı da aşikâr. Peki, bu denli sık denk geldiğimiz bu kavram neyi ifade ediyor? Bu yazımızda aktivizm nedir, ne değildir bunu anlamaya ve üzerine düşünmeye çalışacağız.

Aktivizm TDK tarafından “etkincilik” olarak tanımlanmaktadır. Daha geniş manada incelediğimizde ise aktivizm, bilinçli bir şekilde politik veya toplumsal yapı üzerinde değişim yaratmak için gerçekleştirilen eylem olarak nitelendirilmektedir. Bugün hukukî aktivizm, feminist aktivizm, çevre aktivizmi, dijital aktivizm gibi birçok dala ayrılmış bu harekete mensup insanları iki şekilde ele almak, durumu anlamak açısından daha sağlıklı olacaktır.

İlk kısım; söz konusu aktivist hareketler adına yazan, çizen, konuşmalar yapan, eylemlerin başını çekmekle beraber doğrudan temsilcisi diyebileceğimiz kesim. Peki, bu kesim ne yapıyor? Örneğin ülkemizde bir ormanımız Türk milletinin menfaatine aykırı, yabancı bir milletin ise ekonomisini güçlendirecek bir çalışmaya devletimiz eliyle satılıyor. Bu durumun karşısında olan aktivistlerimiz hemen bir organizasyon oluşturarak, insanları toplayıp o bölgede açlık grevleri, basın açıklamaları gibi faaliyetler gerçekleştirerek söz konusu doğayı katletme fiilinin yanlışlığını vurgulayarak ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Yahut ülkemizde bir kadın öldürüldü ve ortada son derece vicdanları sarsan bir cinayet söz konusu diyelim. Bu arkadaşlarımız hemen bir organizasyon ile yürüyüşler yapıp, basın açıklamaları yapıp, konuya ilişkin dergilerde, gazetelerde yazılar yazıp çözüm üretmeye çalışıyorlar. Aktivistlerimiz, sosyal medyada canlı yayın yapıyorlar; kirletilen kumsallardaki çöpleri topluyorlar. Ne fedakârlık (!)

Bir başka örnekte ise yine bir sosyal medya kanalı ile faydalı bir söyleşi izlemek istiyorsunuz ve karşınıza çıkan videoda, insan hakları aktivisti bir öğretmenin yaşadığı mağduriyetle ilgili sesini duyuran aktivistlere denk geliyorsunuz. O öğretmenin başka mağdurların yanında olduğunu duyurmaya çalışıyorlar. Diyeceksiniz ki bu uygulamalar ne kadar da faydalı, insanlar ömürlerini böyle güzel işlere vakfetmiş, ne iyi (!)

İlk bakışta bu denli masum görünen bu insanların yaptığı çalışmaları farklı bir gözden incelemeliyiz. Örneğin söz konusu “hak ihlaline uğrayan öğretmen” sahip olduğu insan hakları aktivistliği sıfatı ile her demecinde açıkça terör desteğinde bulunan, Kürtçülük propagandaları ile tanıdığımız kişilerin ihlal edilen (!) haklarını dile getiren, zamanında Rusçuluk propagandasının bugün de etnik bölücülük faaliyetlerinin temsilcisi konumunda olan sosyalist siyasî partilerin savunuculuğunu yapan Acun Karadağ’dan başkası değil.

Yine iklim mühendisi ve iklim aktivisti sıfatları ile “doğayı koruyalım, yeşili sevelim!” gibi masum açıklamaları ve söylemleri ile oldukça iyi niyetli izlenimler veren bir başka aktivistimiz Deniz Gümüşel. Kendisi terör örgütünün siyasî elebaşını takip ederek desteklemekten, sahip olduğu etki alanı geniş olan sosyal ağlardan “İklim krizinden en çok etkileneceklerin başında kadınlar ve LGBTİ ’lar var!” diyerek onca iklim çalışmasının arasına LGBT propagandasını iliştirmekten kendini alıkoyamıyor. Ve daha niceleri…

Demek ki adeta iyilik........

© Yeni Ufuk Dergisi