menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Amerika kimin jandarması?

36 0
07.09.2025

Geçen hafta dünya Çin Halkının Japon Saldırganlığına Karşı Direniş Savaşı ve Dünyanın Faşizme Karşı Savaşı’nda kazanılan zaferlerin 80. yıldönümü kutlamalarına odaklandı. Çin Devlet Başkanı Xi kendisine eşlik eden birkaç düzine ülkenin lideriyle öyle bir yürüyüş pozu verdi ki dünya şöyle bir sarsıldı. Tehdit algısı askeri varlık gösterisiyle yükseldi.

Açıkçası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aynı yer ve haftada Şangay İşbirliği Örgütü toplantısındaki diplomasi adımları olmasa yahut “olamasa” ben de görüntülerden tehdit algılardım.

Türkiye’nin pozisyonu sayesinde bizi rahatsız eden bir durum hissetmiyoruz ama tehdidi gören ülkelerin zihninde Amerika’nın jandarmalığı meselesinin sorgulandığını anlayabiliriz. (Bizim için de öyle çok rahat etmememiz manası çıkıyordur bu cümleden, diye umuyorum.)

Unutulmaya yüz tutan ama unutuldukça yerleşip çürüyen ve bugün savaş bakanlığı ile diriltilmeye çalışılan bu jandarmalık nereden, ne zaman çıkmıştı bir hatırlatayım.

ABD için en önemli milat Sovyetlerin dağılmasıdır. Her gayretinin temelini teşkil eden ideolojik mücadeleyi bu hadiseyle kazandığı tescil edilmiştir.

Dünya jandarmalığını ise tam da Sovyetlerin dağıldığı dönemde Panama Kanalı’na yaptığı müdahale ile ilan etmiştir.

Dünya ise Bosna müdahalesiyle Amerika’nın bu rolünü kabul etmiştir. Çünkü Bosna’da BM’nin başaramadığını bilakis ABD başarmıştır. (Dikkat edin, olası ve mümkünse başarılı bir Gazze müdahalesi BM ve diğerlerini başarısız, Türkiye’yi başarılı yapar, diyorum. Bölgesel jandarmalık rolü kazandırır. Tabi bunun için ekonomik ve finansal diplomasi adına henüz ortaya koyduğumuz pek bir şey yok.)

Tabi Bosna derken bizim aciz kaldığımız ve onların her şey bittikten sonra gelen........

© Yeni Şafak