menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Pakistan Cemaati İslami’de ideolojik siyasetten reel siyasete doğru

29 1
29.11.2025

Pakistan Cemaati İslami’si Mevdudi tarafından kurulduğu 1941 yılı ve bir davet hareketinin yanısıra aynı zamanda bir siyasi partiye dönüştüğü 1956 yılından beri toplumda ciddi bir kültürel, ideolojik hegemonik güç oluşturuyor. Ancak bu hegemonik güç veya prestijin oya tahvil edilememiş olması Cemaatin tarihinde karakteristik bir paradoks oluşturuyor. Geçtiğimiz yıl Pakistan Cemaat-i İslamisinin başına seçilen Hafiz Naim ur Rahman çoğu geleneksel, kırsal kökenli, klasik medrese geleneğinden gelen eski başkanlara karşılık şehir siyasetinde yetişmiş biri olarak çizdiği genç, aktivist, karizmatik profilli lider profiliyle dikkat çekiyor. 1973 doğumlu Naim, mühendis ve aktivist biri olarak parti içinde yeni dinamikler yaratabilecek bir potansiyelde görünüyor.

Daha önce partinin Karaçi şubesini yönetmiş ve şehir düzeyinde siyasal mücadele deneyimi kazanmış. Bu özelliği, Cİ’nin özellikle büyük şehirlerdeki tabanını güçlendirme yönünde bir stratejiye işaret ediyor. Ama bundan önemlisi Naim’in liderliğinde partinin, “sistemi değiştirme” yönünde daha vurgu yapan bir söylem geliştirmiş olması. Örneğin, bir haber başlığında “sistemin değişmesine kadar mücadele sürecek” ifadesi yer almış. Bu söylem, Cİ’nin daha reformcu, daha aktif bir performans izleyebileceğini gösterirken bilhassa her zaman muhalif ve daha yeni şeyler duymak isteyen gençlerle yeni ve güçlü bir kanal açacak gibi görünüyor. Çünkü Naim daha sert, daha meydan okuyan, sokak mobilizasyonunu aktif kullanan, medya ve toplumsal krizleri fırsata çevirebilen biri.

Aynı zamanda mühendislik ve şehircilik altyapı deneyimi olan biri olarak, çoğu analizlerinde “yenilik, çevre, şehir yönetimi” gibi konulara da vurgu yapmak suretiyle Cİ’nin şimdiye kadar alışılmış dini-ideolojik söyleminin ötesinde teknokrat ve çözüm-üretici yanıyla gündeme geliyor. Naim’in Karaçi’de elde ettiği başarıdan hareketle Cİ’nin hizmet belediyeciliği, ulaşım, su, elektrik gibi “şehir sorunları” ve kentsel aktivizm üzerinden kentli genç kitleleri hedefliyor.

Daha önce çokça konuştuğum Cİ temsilcilerinin yaptıkları özeleştirileri hatırlıyorum. Cİ ülke siyaseti içinde bir şeylerin dini karşılıklarını anlatarak siyaset yapmaya yoğunlaşmış, toplumun asıl can alıcı ve can yakıcı meselelerine dair gerçekten somut çözümler üretip sunmak gibi bir siyaseti yok diyorlardı. Belki de........

© Yeni Şafak