menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dark Web ve istihbarat savaşları

21 1
previous day

20. yüzyılın sonu ve 21. yüzyılın başlarında blog ve internet siteleri üzerinden canlandırılan kamusal alan, politik alanın yeniden müzakere zemini kılınabileceğine ilişkin bir tartışmayı da beraberinde getirmişti. Habermas gibi liberal isimlerin katkıları ile şekillenen medya ve kamusal alan tartışmaları, ilk andan itibaren, bir medya aracının kamusal alanın oluşumuna sağladığı katkı üzerine yoğunlaştı. Medyanın aşırı ticarileşmesi ile kamusal alanının feodalleştiğini iddia eden de yine Habermas’ın kendisi idi. Aşırı ticarileşen ve oligopol bir düzene evrilen konvansiyonel medya araçları, hem siyaset hem de özgür kamusal alan için bir tehdit haline gelmişti.

Renkli devrimlerle hayatımıza dahil olan internet, özgür ve müdahaleden uzak bir kamusal alanın inşa edilebileceğine dair tartışmaları da gündeme taşıdı. Turuncu devrim ile canlanan bu tartışmalar, İran’daki Yeşil Hareket ve hemen akabinde daha geniş ölçekli bir toplumsal hareketlilik olan Arap Baharı’na kadar devam edegeldi. Özellikle otoriter rejimlerde, bir rejim değişikliğinin ancak bu yolla mümkün olabileceğine dair tezler, Batı’da sıklıkla dile getirildi. Journal of Democracy ve National Endowment for Democracy gibi mecraların çabaları ile genişleyen bu tartışma zemini, geniş bir literatürün oluşumuna da zemin hazırladı.

Demokrasi ve medya arasında pozitif korelasyon kurarak klasik modernleşme kuramına yaslanan bu literatür, medyanın dijitalleşmesini de bu bağlamda okudu. İnternete erişim ve internet özgürlüğü gibi ölçekleri geliştirerek bu tür ölçekleri demokratikleşme indeksi açısından bir parametre kabul eden söz konusu yaklaşım, zamanla otoriter rejimler ve onların medyayı kullanma pratikleri üzerine de düşünmeye başladı.

Son dönemde özellikle Çin ve Rusya üzerine........

© Yeni Şafak