menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir rüya

72 1
25.10.2025

İstanbul’un Üsküdar muhitinde “Özbekler Tekkesi” nâmında tarihî bir mekân vardır. 1700’lerin ortasında inşa edilen bu devasa konağın esas işlevi, hac yolculukları sırasında İstanbul’a uğrayan Orta Asyalı Müslümanları ağırlamaktır. Cümlenin tam burasında, azıcık harita ve coğrafya bilen herkesin aklına şu sorunun gelmesi gayet doğal: “İstanbul, Orta Asyalıların hac güzergâhı üzerinde miydi?” Gerçekten de istikametler ve rotalar açısından bakıldığında, İstanbul’un örneğin Buhara-Hicaz hattında “yol üzerindeyken uğranacak” bir noktada bulunmadığı görülür. Fakat bu, bizim bugünkü mevcut algımıza göre böyledir. Klasik dönemde, Orta Asya ve Türkistan mıntıkasından yola çıkan Müslümanlar için, İstanbul, Hicaz’a giden menziller üzerinde, hatta bu menzillerin odak noktasında idi.

Buhara, Semerkand veya Taşkent’ten yola koyulacağınızda, aslında Hindistan’a doğru dönüp Karaçi veya Bombay Limanı’ndan bir gemiye binerek doğrudan Cidde Limanı’na yelken açmak da mümkündü. Hint Okyanusu’nda Umman-Yemen sahillerinden ilerleyerek Kızıldeniz’e girdikten sonra, artık Hicaz kıyılarına erişilirdi. Ancak Orta Asyalı hacı adayları başka bir rotayı bilhassa takip ediyordu:

Önce kuzeybatıya yönelerek bugünkü Kazakistan topraklarından geçip Kırım’a geliyorlar, Sivastopol’dan bindikleri bir gemiyle Karadeniz’i aşıp İstanbul’a varıyorlardı. İşte Özbekler Tekkesi, İstanbul’daki ikametleri sırasında........

© Yeni Şafak