Post-endüstriyel ruhun otopsisi
Post-endüstriyel ekonomilerde para, artık yalnızca bir değişim aracı olmaktan çıkmış; dijitalleşme, otomatik ödeme sistemleri, temassız alışveriş ve sanal cüzdan uygulamalarıyla birlikte soyut bir varlığa dönüşmüştür. Vatandaş, maaşının yattığına dair bir bildirim alsa bile, parayı fiziksel olarak deneyimleyemediği için ekonomik doyum hissi eksik kalıyor. Artık insanlar, parayı elinde tutmaktan çok, onun temsil ettiği statü göstergeleriyle ilişki kurmayı normalleştirmiş benziyor. Bizler sürekli dönen ekonomik çarkın içinde kazandığımızı sansak da çoğu zaman harcamalarımızın hatta harcandığımızın farkına bile varmıyoruz.
MODERN ZAMANLARIN İLLÜZYONU
Bu harcamalarımızın en işlevsel aracı kredi kartı, modern finansal sistemin en yaygın mikro borçlanma enstrümanıdır. Ortaya çıktığı 20. yüzyıl ortalarından bu yana, tüketim kültürünü derinleştiren psikolojik bir konfor alanı inşa etmiştir. Kredi kartı, “zamanlar arası tüketim tercihini” kolaylaştırırken; biz, bugünkü gelirimizle değil, gelecekteki kazancımız üzerinden harcama yapıyoruz. Böylece gelecekteki refah beklentimiz, bugünkü tüketim davranışımıza kolaylıkla yön veriyor. Bu durumu yüzyıllardır dile getirilen rasyonel birey varsayımını zayıflatıyor. Bugün kart sevdalısı bizler ödeme anı ertelenmiş bireylere dönüş durumda, harcama kararını verirken acıyı hissetmeyen ertelemeyi deneyimlemeyi doruklarda yaşıyoruz. Nakit para harcanırken yaşanan fiziksel ve duygusal kayıp hissi, kartla yapılan ödemelerde neredeyse tamamen ortadan kalkıyor.
Artık biz, kazandığıyla değil; harcadığıyla kim olduğumuzu tanımlıyoruz. Bu noktada modern ekonominin en büyük başarısı, borcu bile bir özgürlük hissi olarak pazarlayabilmesinde yatıyor.........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein