menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İstanbul neresi? İstanbullu kim?

50 1
08.10.2025

Şehrin meydanlarından birinde durup etrafımızdan akan kalabalığa şöyle bir bakalım: Tanıdık bir muhitte bulunmanın verdiği güven ve rahatlığı duyabilir miyiz?

Sanıyorum bir tedirginlik duyacak gibiyiz. Çünkü gelip geçenler tanıdık kimseler değil. Tabii burada şahsi bir ilişkiden bahsetmediğimiz anlaşılmıştır. Onlarla “hemşehri” değiliz. Bir türlü bildik tavırlara, aşina bakışlara, dost yürüyüşlere rastlayamıyoruz.

Şu karşıdan gelen uzun saçlı, bıyıklı, şalvar kesimi pantolonlu genç herhâlde üniversite talebesidir. Yanıldık işte: dört yıllık inşaat işçisi çıktı. Pülümür’den gelmiş ve Almanya’da çalışan ağabeyinin İstanbul’da bulunan evinde kalıyormuş. Beride duran bereli, ince kadife pantolonu vücudunu iyice saran, güneş gözlükleri ile uzaklara doğru bakan, zarif duruşlu genç kız herhâlde bir büyük şirketin birkaç lisan bilen sekreterlerinden biridir diye umutlanıyoruz. Konfeksiyonda çalıştığını, kazancının kendisine bile yetmediğini söylüyor.

Ya bu çıplak başlı, iri kıyım, kravatının düğümü yumruk kadar bey kim? Bir ithalat-ihracat firması sahibi mi? Hayır, hayır... Kâğıt hamallığından kâğıt tüccarlığına terfi etmiş Niğde’nin bilmem hangi köyünden gelmiş biri.

Sonra o marangoz kılıklı adam: Defterdarlık’ta memurmuş.

Kasap zannettiğimiz sendikacı...

Garson tavırlı şarkıcı...

İki yanımızdan bir acayip kalabalık akıp gidiyor. Her şeyi, herkesi yutan, içine alıp eriten, eritemezse bile şeklini bozan, adı sanı belirsiz bir........

© Yeni Şafak