Dersaadet’in kalbi
Kırk yıllık dostum Beşir Ayvazoğlu bereketli yazı hayatını
(60 kitaba ulaştı) yeni eserlerle sürdürüyor. Son okuduğum Beyazıt Meydanı’nın macerasını anlattığı “
Dersaadet’in Kalbi”
(Kapı Yay., 2025) adlı eseri oldu. Kitap, arka kapağında şöyle tanıtılıyor: “Bizans döneminde daha çok Forum Tauri diye anılan Beyazıt Meydanı bugünkü ismini Sultan II. Beyazıt’ın yaptırdığı külliyeden alır. Osmanlı tarihinin İstanbul’daki ilk imparatorluk sarayının yanı başında inşa edilen bu külliye sayesinde büyük bir canlılığa kavuşan ve tarih boyunca çok önemli olaylara sahne olan bu meydana “Dersaadet’in Kalbi” denilse yeridir.
İstanbul Üniversitesi’nin temelini oluşturan Dârülfünun, Kütüphâne-i Umumi ve Sahaflar Çarşısı’yla entelektüel hayatı kucaklayan, aydınların devam ettiği Çınaraltı ve Küllük gibi kahvelerle de bambaşka bir cazibe kazanan Beyazıt Meydanı, altın çağını Cumhuriyet devrinin ilk kırk yaşında yaşadı.”
Yazar “Önsöz”e şu cümle ile başlıyor:
“Beyazıt Meydanı hakkında bir kitap yazma fikri, Divanyolu:
Bir Caddenin Hikâyesi’
ni (Kapı Yay., 2010) yazarken doğmuştu.” (Burada geniş bir parantez açmalıyım. Divanyolu deyince akla önce
Hareket
dergisinin yayımlandığı Ersoy Pasajı geliyor. Burası benim sebeb-i hayatımdır. Önüne kapıcı Âdem bir ceviz ağacı dikmişti. Topkapı’ya kadar gitseniz cevize rastlanılmaz. O ağacı çok severdim. On yıl önce kestiler. Ömrüm Ankara Caddesi, Sultanahmet, Çemberlitaş ve Beyazıt semtlerinde geçti.)
Kitabın ilk hali aynı adı taşıyor, 2010 yılında yayımlanmıştı. Daha sonra Kubbealtı Neşriyat tarafından geliştirilmiş hali çıktı: “
Üçüncü Tepede Hayat
” (2012).
Ayvazoğlu, “Önsöz”de çalışma tarzını şöyle anlatıyor: “Kitaplarımı okuyanlar, ele aldığım hiçbir konunun peşini bırakmadığımı, yeni baskıları çok zaman yeni bilgilerle zenginleştirdiğimi bilirler.”
El-hak doğru. Bu kitap da öyle gelişmiş ve on yıl sonra “
Dersaadet’in Kalbi-Beyazıt Meydanı’nın Kültür Tarihi
” adıyla yayımlanmıştır.
Eser özetle meydanın tarihini, binalarını, yangınlarını, insanlarını, imar faaliyetlerini, olaylarını dile getiriyor. Bu mufassal tarihin bir eşi olduğunu sanmıyorum. Buna Beşir’in nefis Türkçesini ilave edin.
Yıllar önce onun için “Türkçeyi en iyi........
© Yeni Şafak
