menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İslam savaş dini midir barış dini mi?

60 1
25.04.2025

(Bir Baba ve Oğullarının Hakikat Arayışı-1)

Bir baba, kamuoyunca bilinen bir hocanın “İslam ve Cihat” isimli konferansının ilanını görür ve delikanlı iki oğlunu yanına alarak bu konferansı dinlemeye gider. Konuşmacı, oldukça şöhretli bir hatip. Hitabetin şehvetine de kendisini kaptırmış, o coştukça dinleyiciler de coşar. Herkes pür heyecan hatibi dinlemektedir. Hatip, özetle şunları söyler: “Ey Müslümanlar! İslam’ın size yüklediği en önemli vazifeyi unuttunuz. Hepimiz unuttuk. Unuttuk da başımıza gelenler, hep bu yüzden geldi. Neyi unuttuk? Cihat etmeyi. Yani Allah yolunda kanımızın son damlasına kadar savaşmayı. Başka neyi unuttuk? Şehadet şerbetini içmeyi en büyük gaye edinmeyi. Unuttuk da ne oldu? Görmüyor musunuz İslam dünyasının hâl-i pür melâlini. Biz cihat sevdasını ve şehadet özlemini unutunca, İslam düşmanları ülkelerimizi istila ettiler, kukla yönetimleriyle bizi idare ediyorlar. Şeriatı ayaklar altına alan ve Allah’ın kanunlarını çiğneyen bu yöneticilerle cihat etmek, bir Müslümanın en büyük vazifesidir. Bütün tağutlarla savaşmalıyız!” Bu ateşli cümlelerin ardından dinleyicilerin kimi gözyaşlarına boğulur, kimi “tekbir!” diye bağırır, kimi ona cevap vererek “Allahu ekber!” der. O sırada bir İsrail ve bir Amerikan bayrağı belirir. Her ikisi de çakmaklarla ateşe verilir. Bayraklardan çıkan alevler, kalabalığın heyecanını daha da artırır; tekbir sadaları daha da yükselir. Kalplerde müthiş bir öfke ve nefret hâkimdir. Herkesin içinden geçen ses şudur: “Elime bir silah geçirsem de hariçteki ve dahildeki şu İslam düşmanlarını elimden geldiğince yok etsem!”

Yaklaşık iki saat süren bu konferansın ardından baba ve oğulları eve döner ve hem hatibin konuşmasını hem de dinleyicilerin tepkilerini analiz ederler. Baba, oğullarına fikirlerini sorar. Büyük oğul, hatibin konuşmasının çok hamasî ve şiddet yanlısı, dinleyicilerin tepkilerinin de tamamen duygusal olduğunu, bu konferansta konuşulanların gerçek İslam’ı yansıtmadığını söyler. İslam’a dair hiçbir şey öğrenmediğini, sadece bu toplantı vesilesiyle kalabalıkların öfkelerini bir şekilde ifade etme imkânı bulduklarını ve bu sayede rahatladıklarını belirtir. Hatta bazı psikolojik tahliller yaparak, o grupta aşırı tepki verenlerin çocukluğundan kalma bazı travmalarının olabileceğini ya da kim bilir iş ya da aile hayatında ne tür sorunlarının olduğunu, belki de bu gibi eylemlerle deşarj oldukları kanaatinde olduğunu söyler. Ağabeyinden beş yaş küçük olan diğer oğul ise hatibin konuşmasının da dinleyicilerin tepkilerinin de gayet yerinde olduğunu söyler. Ortamdaki........

© Yeni Şafak