Hakikati bükecen de ne olacak?
Geçenlerde dolaştığım bir şehir fuarında, fuardan stant kiralayan bir esnaf, fuar yetkililerine şöyle iletti derdini: “Bana stantta müzik açma, standın sana ait tarafından taşma, stantta tadilat yapma, sözleşmede sana tanımladığımız ürünlerin dışında ürün satma, SGK kaydı olmayan adam çalıştırma gibi maddeler sıraladınız burayı kiralarken. Ben de ilk günden beri bu kurallara harfiyen uydum. Fakat gördüm ki kurallara uymayan stant sahiplerine de bir şey olduğu yok henüz. Ben, kurallara uyduğum için cezalandırılmışım gibi hissediyorum kendimi.”
Bir bakıma içinde yaşadığımız süreci izah ettiğini düşündüğüm bu cümleleri düşünürken fuar yetkilisinin cevabı daha da düşündürücü oldu: “Merak etme abi. Türk devleti gibiyiz biz. Şimdilik gözlüyoruz ama kimsenin hakkını kimsede bırakmayız.”
“Bu böyle mi cidden?” diye sordum kendime. Gerçekten Türk devleti, kimsenin hakkını kimsede bırakmayan bir devlet mi? Dahasını da sorayım: Kurallara uymanın “cezalandırma” sayıldığı bir ülkede mi yaşıyoruz yoksa kuralsızlığın cezasının önünde sonunda kesildiği bir ülkede mi?
Ne düşündüğümü her zaman söyledim bu konuda. Adaletin tecelli etmesi için toplumlar tarafından ikame edilen yasalar ve yargı sistemi her zaman adaleti tesis etme gücüne........
© Yeni Şafak
