Bu ünlüleri bu faşistlerin elinden kurtaralım
Aklıma epeydir takılan bir konuda, sözüne, bilgisine, mesleki yetkinliğine çok güvendiğim birkaç insanla uzun, upuzun bir fikir alışverişinde bulundum ve yargım netleşti: Türkiye’de şarkıcı, oyuncu, ünlü dediğimiz bir takım isimler faşist bir mekanizma tarafından esaret altında tutuluyor. İnsanların konuşması da, konuşmaması da, fikir beyan etmesi de, fikir beyan etmemesi de bu faşist mekanizma tarafından kontrol ediliyor.
Bu burada bir dursun.
Soruyu şöyle sorayım: Bir ülke hayal edin. İnsanların yüzde yüzünün oluşturduğu toplamdaki politik, sosyolojik, inançla ilgili renklilik ve çeşitlilik şarkıcısına, oyuncusuna, ünlüsüne yansımamış olsun. Bu, mümkün olabilir mi?
Aslında hem iktidar, hem de muhalefet kanadı işi bu denli sulandırmadan önce kültürel iktidar kavramı etrafında sorup, cevabını aradığım meselelerden biri buydu: İş dünyası, medyası, sokağı, çarşısı, pazarı son derece heterojen olan bu ülkenin sanat, müzik, sinema sektörü niçin bu denli homojen bir yapı arz ediyor? Ve üstelik artık fabrika işçileri bile kendi hayatiyetlerini ilgilendiren temel meselelerde örgütlenemezken bu “ünlüler” dediğimiz topluluk nasıl oluyor da aslında hiç ilgilenmedikleri konularda bu denli çabuk örgütlenip toplumda bir polarizasyon, bir kutuplaşma, bir kristalizasyon çıktısı elde edebiliyorlar.
“Aslında hiç ilgilenmedikleri” dedim, evet. Zira hepimiz biliyoruz ki Türkiye’de “ünlüler” dediğimiz insan topluluğunun politik bilinci, 8 yaşındaki bir çocuktan daha gelişmiş değil. Oturup hangisiyle konuşsanız üç dakika sonra cehaletlerine şapka çıkararak bulunduğunuz mekândan uzaklaşmak istiyorsunuz. Suriye olayında da gördük bunu,........
© Yeni Şafak
