menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kur’ân-ı Kerim’i ve hadisleri nasıl okumalıyız ve okutmalıyız?

95 1
23.03.2025

Sevgili Peygamberimiz'e (s.a.) vahiy gelmeye başlayınca, yaşadığı zaman dilimi şartlarında bunun bir harfini bile zayi etmeden korumak gerekiyordu. Vahyi yazan, kâğıt vb. yazı araçları oldukça sınırlı idi. Hiç olmazsa bir nüsha yazdırmaya Efendimiz özen gösterdi ve yazılan sayfalar titizlikle korundu. O toplumda ezber kabiliyeti gelişmişti, pek çok kişi ya Kur’an’ın tamamını veya bazı kısımlarını ezberlediler. Yazılı bir tek nüshanın başına bir şey gelse başta Efendimiz olmak üzere demir hafızlar onu her an yeniden yazdıracak durumda idiler.

Şunu hemen ifade etmem gerekir ki, manasını anlamadan ezber o devirde, o toplumda mevcut değildi; Kur’an hâfızı olan ashâb onun manasını da anlıyorlar, takıldıkları bir şey olursa Peygamberimiz'e soruyorlardı.

Kur’an-ı Kerîm’in manasını bilmeden, anlamadan ezberleme olayı sonraki zamanlarda, Arapça bilmeyen kavimlerin İslam’a girmeleriyle ortaya çıktı.

Bugün Kur’an-ı Kerîm’i korumak için ezberleme zarureti ortadan kalkmıştır. Baskı tekniği, yeni teknolojik araçlar demir hafızlara taş çıkaracak haldedir.

Bugün Kur’an-ı Kerîm’i anlamak, anlatmak ve yaşamak için öncelikle okumanın, imkanlar müsaitse ezberlemenin faydası vardır.

Şimdi bakıyoruz:

Yüzbinlerce hafız var, Kur’an dilini bilmiyorlar, usûl ilmini bilmiyorlar, okuduklarını anlamıyorlar, harfleri yerinden çıkarmak ve tecvidi uygulamak için âdeta âyetleri yoruyorlar, bazıları onu güfte gibi kullanıp makamdan makama geçiyorlar, lakin sıra anlama ve yaşamaya gelince yolda........

© Yeni Şafak