menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gönüllere girmek lâzım

33 1
09.02.2025

Sevgili Peygamberimiz (s.a.) Hz. Ali’ye, şu mealde bir müjde/talîmat veriyor: “Senin sayende bir kimsenin hidayete kavuşması, senin hakkında, dünyanın en değerli mal ve nimetlerinden daha hayırlıdır.”

Hidayet doğru yolu bulmaktır, Müslüman olmaktır. Son Peygamber (s.a.) bütün insanları İslam’a davet ediyor. Bu daveti doğru ve etkili bir şekilde duyanlar onu kabul etmekle yükümlüdürler; etmezlerse ne olacak ve hidayete nasıl vesile olacağız?

Etmezlerse dövmek, sövmek, öldürmek, temel insan haklarından mahrum etmek, yurtsuz yuvasız, aç susuz bırakmak… yok.

Elbette daveti kabul edenlerle etmeyenler arasında bazı hukuki ve sosyal ilişki farkları var; ama dediğim gibi zorlama yok, haklardan mahrum bırakmak yok.

Peki, hidayete nasıl vesile olacağız?

Bana bunu bir cümle ile açıkla deseler şöyle derim: “Güzel Müslümanlar olup insanlara böyle davranmakla”.

Güzel Müslüman, İslam’a göre güzel olanı yapmaya gayret eden, kötü olandan uzak kalan Müslümandır.

Tecrübem göstermiştir ki, hidayete erenlerin çoğu ya Kur’an okuyarak veya güzel bir Müslümanı tanıyarak, onun ahlak ve davranışına hayran olarak Müslüman oluyorlar.

İslam ülkesi dışında böyle Müslüman olup bir vesile ile bir İslam ülkesine gelenler ise büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor, “Bu insanlar Müslüman değil mi, peki şunu şunu niçin yapmıyorlar, şundan şundan niçin uzak durmuyorlar” diye çırpınıp duruyorlar.

Hidayete vesile olmanın, vesile olan ve muhatabının durumları bakımından pek çok şekli ve yolu vardır.

Bu yazıda, Kur’an’da yer alan ve Peygamberimiz'in uyguladığı “maddi yardım ile gönüllere girme (te’lîfu’l-kulûb)” örneğini vereceğim.

Zengin hatta gayrimüslim oldukları halde........

© Yeni Şafak