Elimizdeki kitap okunmayı hak ediyor mu?
Çok kitap var, gerçekten çok kitap var, çok fazla kitap yazılıyor. Bir kalem erbabının bundan şikâyet etmesi garip gelebilir; ama sanki durum pek öyle değil! Kitapların bir zihinsel ve kalbî yoğunlaşmanın eseri olarak ortaya çıktığı göz önüne alınırsa; bu söylediğim kafamızda bir yere oturacaktır. Bu devirde bu kadar çok insanın, bu kadar birbirinin neredeyse aynı hayatı yaşarken, zihnini ve kalbini gündelik akıştan kurtarmakta bu kadar zorluk çekerken bu yoğunluğu yaşayabiliyor olmaları pek akla yatmıyor. Kaldı ki, çıkan kitapların önemlice bir kısmında bu zihnini alamamışlık ve bu kalbini kurtaramamışlık halinin emarelerine bolca rastlanıyor.
Yayıncılar açısından ‘sürüm’ son derece önemli bir mesele; pek çok yayıncı (az sayıdaki istisnalar dışında) tek tek kitaplardan değil, sürümden kazanıyor. Vaziyet bu olunca, yayıncılar sürekli kitap basmaya, dolayısıyla sürekli kitap projeleri geliştirmeye bir anlamda mecbur kalıyor. Günümüzde ardı ardına tezgâha konan kitapların küçümsenmeyecek bir kısmı böyle zoraki bir arzın neticesi…
“Kitap seçerken neye dikkat ediyorsunuz?” diye sordu toy muhabir. “Gerçekten kitap olmalarına!” diye cevapladı tecrübeli yazar.
Kitap gibi durduklarına bakmayın, raftakilerin hepsi aslında kitap değil! Bazıları vakit geçirmek için, bazıları ucuz duyguları tatmin etmek için, bazıları ezberleri çoğaltmak ve bazıları da okur profilini fazlaca genişleterek........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein