Sokaktaki “yeni insan” ve yeni sokak dili
Neye uğradığımı şaşırdım. Omuzuma dokunup tarihî dizileri izleyip izlemediğimi sordu. İzlemiyorum diyecektim ki... O benim ne cevap vereceğimi zaten biliyor olduğundan hareketle tarihî dizi izlemenin ne kadar önemli olduğu meselesini ayaküstü korsan konferans olarak sunmaya başladı. İyi ki cevap vermemişim diye şükrettim.
Muhatabım dur durak tanıyacak gibi değil. Oysa anlattıklarını dinlemek için ne zaman ne mekân ne de karşısındaki özne müsait. Çok yalnızlık çekiyor olmalı diye düşünüp sabrın zırhını kuşandım. Bana bunları niye anlatıyorsunuz ya da sanırım beni birine benzettiniz demek yerine sanki kırk yıllık dostmuşuz da biraz önce yarım kalmış olan sohbeti bu altı metrekare dükkânda devam ettirmemiz şartmış gibi… Öylece dinledim onu.
Fakat korsan konferansın sonunda onun istediği kıvama gelmem gerekiyor. Muhatabım kararlı. Tarihî diziler candır dememi bekliyor. Dememe gafletinde bulunursam vay geldi başıma.
“Zevkler ve renkler tartışılmaz” diye bir hüküm dolaşır ortalıkta ama bizde en çok tartışılan zevkler ve renklerdir.
Tarih öğretmeni hanımefendi, “Çocuklarıma tarihi, bizzat bu dizi filmler üzerinden sevdiriyorum” diye yeni bir bahis açıyor. Doğrudur. Dizideki tarih ile tarihteki tarih arasındaki bağlam ve yorum farkına girmenin bir âlemi yok.
Kimin neyi nasıl sevdirdiğine dair tartışmak mı? Aman aman!
Bir an önce bu minik dükkândan çıkmak, çiçekçi kızın tezgâhındaki çiçekleri koklayıp gelen geçene bakmak, insanların, kurumuş toprağa can suyu gibi gelen bu hafif, bu latif rüzgârı ciltlerinde nimet gibi hissedişlerini görmek istiyorum.
Her şey nasibi ile. Zaman dahi... Nasip, günlük paketini açmadan gitmeyecek belli ki.
Tarih öğretmeni hanımefendi “Sustuğunuza göre benimle aynı fikirde değilsiniz o halde!” dedi. Tarih öğretmeniyim dememişti esasında. Ben niye onu tarih öğretmeni olarak düşünmüştüm. “Çocuklarım” ifadesi yüzünden mi? Öğrencilerini değil, kendi çocuklarını kastediyordu belki de.
Niye insanlar günlük hayatta kendilerini bir tartışma programına katılmış “yorumcu” gibi konumlandırmak istiyor? Kadın, otoriter bir eda ile, yukarıdan yukarıdan bastırdıkça onun bu baskın edasını tasvirlerle etkisiz hale........
© Yeni Şafak
visit website