menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sahadaki gerçekler ve iradelerin iyimserliği…

24 0
14.10.2025

Gazze’deki soykırımın durdurulması en acil durum idi. Trump’ın ‘Gazze Plânı’ bunu ‘şimdilik’ sağlayacak gibi ‘gözüküyor’. Zira İsrail Filistinlilerle yaptığı anlaşmaları tek taraflı olarak bozmakla meşhur. İsrail hiçbir zaman anlaşmaların dürüst tarafı olmadı. ABD de öncülük ettiği anlaşmalarda “dürüst arabulucu” olmadı. Şimdi de ‘farklı’ bir sonuç beklemenin fazlaca iyimserlik olduğunun herkes farkında. Tarihin tekerlekleri dönüyor ve ne olacağını göreceğiz.

1978-1979 “Camp David Anlaşmaları” ve 1990’lar’daki “Oslo Anlaşmaları” hem ABD ve hem de İsrail’in dürüst olmayan pozisyonlarının birer örnekleri. Bu anlaşmalarda da ABD’nin sözde arabulucu veya müzakere heyetleri çoğunlukla İsrail yanlısı Yahudi diplomatlardan teşkil edilmişti. Filistinlilerinse masada verilen sözlere güvenmekten başka bir seçenekleri bulunmuyordu.

1990’larda İsrail işgali altındaki topraklardaki yasa dışı Siyonist yerleşimlerin sayısıyla şimdiki yerleşimlerin sayısı arasındaki devasa fark bile İsrail’in bir Filistin Devleti’ne yer bırakmamak konusundaki politikasını gözler önüne seriyor. İsrail Meclisi de Batı Şeria’nın ilhakı için çağrı yapan bir kararı oy çokluğuyla kabul etti. Trump, Batı Şeria’nın ilhakına izin vermeyeceğini söyledi söylemesine ama İsrail’in ilhak politikasından vazgeçtiğini beyan ettiğini duymadık.

ABD Kongresi’ndeki iki partinin önde gelen liderleri de Tevrat’a göre Filistin topraklarının Yahudilere ait olduğunu savunuyorlar. ABD Senatosu’ndaki Demokratlar’ın........

© Yeni Şafak