Türk Baharı aslında çoktan başlamıştı
Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 15.07.2013 tarihli yayımlanan yazısıdır
Komünizmin inkırazına kadar Batıyı komünist tehlikeden koruyan kalkan olarak görülen İslam, Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının ardından Batının yeni düşmanı ilan edilmiştir.
BOP sürecinde ilk defa karşılaştığımız "ılımlı İslam" terimi, Hıristiyan dünya karşısında etkisiz hale getirilen yani içi boşaltılmış İslam'ı ifade etmektedir.
1980'li yıllarda CIA'nin "Yakın ve Güney Asya Bölgesi Milli İstihbarat Şefi" olarak görev yapan Graham Fuller, "Siyasal İslam'ın Geleceği" isimli kitabında, Amerika'nın dış politikasında en önemli hedeflerinden birinin İslamcı ancak aynı zamanda liberal bir "İslami reformu" teşvik etmek olduğunu belirtmiştir.
Fuller, kitabında bu teşvik için Okyanus ötesi ile bağlantılı bir cemaatin ismini vererek, reform için desteklenmeleri gerektiğinin altını çizmiştir.
Bugün ılımlı İslam, İslam dünyasındaki Batı yanlısı liberal hareketleri ifade etmektedir.
Türkiye'nin ılımlı İslam'la tanışması, BOP eşbaşkanlığı sonrasındadır.2000'lerin başında, bu manada "model ülke" olarak ilan edilen Türkiye, ülkemizden yükselen tepkiler üzerine, "demokratik ortak" vasfına sokulmuştur.
Genelkurmay'ın tepkisi ve Nisan 2004'te Washington'da yapılan Amerikan Türk Konseyi toplantısında bir konuşma yapan dönemin Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu'nun "Türkiye bir İslam devleti değil, laik bir ülkedir" şeklindeki sert uyarısı üzerine, ABD yetkilileri bu tanıma dayalı 'model ülke' söyleminden vazgeçerek, 'demokratik ortak' ifadesini kullanmaya başlamıştır.
Ancak amaç değişmemiştir. Demokratik ülke Türkiye, bu tarihlerden sonra İslam'ın özü olan Ehl-i Beyt temelli İslam inancını bir kenara bırakmıştır.
Dinlerararası diyalog faaliyetleri, dışarıdan desteklenen cemaatin çalışmaları ve gelen iktidarların ve sessiz kalan muhalefetin tavrı ile ılımlı İslam anlayışı Türkiye'de siyasete de hâkim olmuştur.
Zaten, ılımlı İslam hakkındaki bir tanımlama:........
© Yeni Mesaj
