menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

348 Ay

9 10
previous day

Aralık ayı bitmek üzere.

Milyonlarca insan gibi asgari ücretli de gözünü kulağını belirlenecek rakama çevirmiş durumda. Açıklanacak ücret yalnızca bir maaşı değil, barınmayı, geçimi, geleceği ve hayata tutunma imkanını belirleyecek.

Ancak bugün gelinen noktada rakam ne olursa olsun, asgari ücretlinin konuta erişimi artık bir hesap meselesi değil, doğrudan siyasal ve yapısal bir imkansızlık haline gelmiş durumda.

Merkez Bankası Konut Fiyat Endeksi verileri tabloyu açıkça ortaya koyuyor.

Konut fiyatları artmaya devam ederken, Türkiye'de konut ihtiyacı tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmış durumda.

Buna karşılık gelirler aynı hızla artmadığı için barınma, temel bir hak olmaktan çıkıp fiilen lüks kategorisine itilmiş görünüyor.

En ağır bedeli ise işçiler, gündelikçiler, güvencesiz çalışanlar ve en alt gelir grubunda yer alan milyonlar ödüyor.

Bu tablo bir tesadüf değil. Yıllardır tercih edilen ekonomi ve kentleşme politikalarının doğal sonucudur.

Konutu barınma aracı olmaktan çıkarıp yatırım, rant ve spekülasyon alanına dönüştüren siyasal anlayış, bugün yaşanan krizin başlıca sorumlusudur.

Siyasi otorite, dar gelirlinin barınma sorununu çözmek yerine, büyük sermayenin, müteahhitlerin ve finans çevrelerinin çıkarlarını önceleyen bir düzen kurmuştur.

........

© Yeni Mesaj