Mart Zirvesi: Gemiler ne zaman yakılacak?
BM Genel Sekreteri’nin çabası ve ilgili tarafların, farklı nedenlerden ötürü gösterdikleri olumlu yaklaşımlar sayesinde, Kıbrıs sorunu Mart ayında yeniden, en üst düzeyde gündeme taşınıyor. Daha doğrusu, fırsat yaratılabilirse, Kıbrıs’ta iki tarafın ve garantör devletlerin katılımıyla, BM çözüm için yeniden bir süreç başlatacak.
BM’nin yeni bir süreç başlatmasındaki ısrarı anlamak mümkündür. Ama bu ısrara karşı, tarafların şimdiye kadar, yeterli düzeyde olumlu bir tutum takındıkları söylenemez.
Yani, iki liderin böyle bir zirveye katılmayı kabul etmesi yeterli değildir. Daha önce de kabul edip katılmışlardı!
Üç garantör devletin, sorumluluklarını hatırladıklarını göstermeleri, sonuç elde edilene kadar çaba gösterecekleri anlamına gelmiyor. Kendilerinden baklenen katkıyı yeterli düzeyde sunmadıkları/sunamadıkları, en azında bir önceki zirveden beri, meydandadır.
Masanın kurulması, tarafların artık ‘masa dışında’ bir arayışa yönelmemeleri için yeterli bir garanti sunmuyor. ‘İki bölgeli, iki toplumlu, siyasal eşitliğe dayalı federasyon’ üzerinde uzlaşıp, daha sonra yerlerinde saymaları olağanlaşmıştır.
Müzakere yöntemine geri dönülmesi, kısır döngüyü ortadan kaldırmıyor. Mesela, Talat-Christofias, Anastasiades-Eroğlu ve Akıncı-Anastasiadis müzakerelerinde neler konuşulmadı, neler üzerinde uzlaşılmadı ki!
Bu zirveye daha farklı bir gözle yaklaşmamız gereklidir.
Basit bir çerçeve herşeyi kolaylaştırabilir.
Zirveden bir gün ve on gün sonra; Zirveden bir ay, üç ay ve altı ay sonra taraflar ne yapmaya, hangi eylemde bulunmaya karar verdiler?
Birlikte ve tek başlarına, yakın, orta ve uzun vadeli eylem planları nedir?
Eğer öyle bir planlama yoksa, eğer öyle bir niyet yoksa, eğer öyle bir anlayış yoksa kimseyi........
© Yeni Düzen
