“Son kez hoşçakal sevgili Keti Kliridis…”
Arda ARIKAN
(Kıbrıs’ın genç barış aktivistlerinden Arda Arıkan, Keti Kliridis’in vefatı ardından duygularını kaleme aldı… Yazısını teşekkürlerimizle paylaşıyoruz. S.U.)
Henüz bir gün önce ona mesaj atmıştım. Uzun zamandır birbirimizi görmemiştik, yazdım, “Kitabın için tebrikler, özlendin” dedim. Görmedi.
Ertesi gün, okuldan çıkıp telefona baktığımda gözlerime inanamadım. Katie ölmüştü.
Elim ayağım boşaldı. Nefesim kesildi.
Yanımdaki arkadaşıma dönüp sadece “Keti ölmüş!” diyebildim. O da anlamadı. Nasıl anlasındı ki? Kim olduğunu bilmiyordu bile. Bir anda sanki bütün barış çabaları, bütün güzel anılar, bütün “bir gün birleşeceğiz” umutları Keti’yle birlikte yitip gitmişti.
O akşam kafamı yastığa koyduğumda artık kendimi tutamadım. Sessizce ağlamak yerine gerçektende ağladım. O kadar yakın hissettiğim birini ansızın kaybettiğimi öğrenmek çok büyük bir acıydı.
Keti, eski Kıbrıs Cumhuriyeti cumhurbaşkanlarından Glafkos Kliridis’in kızı olması dışında Kıbrıslıtürklerin ve Kıbrıslırumların arasında bir köprü kurmaya çalışan bir aktivist olarak da bilinirdi. Barış için konuştu, çalıştı, güldü, ağladı, yoruldu ama buna rağmen hiç pes etmedi. Hep samimi kalmayı bildi.
Bundan birkaç ay önce, Ledra Palace’ta karşılaştıydık. Karşıdan gelen beni görünce çok mutlu oldu ve koşarak sımsıkı sarıldı.
“HOŞÇAKAL’A GEREK YOK ARDA MOU…”
Biraz sohbet ettik ve ayrılmadan önce “Hoşçakal” dedim. Gülümseyip beni durdurdu ve yumuşak sesiyle “Hoşçakala gerek yok Arda mou. Çünkü ben her zaman senin yanındayım ve olacağım da, her ne olursa olsun.” Bunu her hatırladığımda daha da çok üzülürüm çünkü sanki olacakları biliyordu. Zaten gerçektende o son karşılaşmamız oldu.
Öldüğü günün gecesi daha fazla içime atamadım ve şiirlerimi yazdığım küçük not defterimde dört dizeye Keti’yi sığdırmaya çalıştım:
«Sana yazdım dün gece,
Şimdi cevabım gökyüzünde,
Bir yıldız kadar uzak,
Bir dost kadar yakın.»
Keti’yi hiçbir zaman yalnızca bir barış aktivisti olarak sevmedim. Gösterdiği sevgiyle ve hatta o gülüşlüyle bile kendini sevdirebildi. O da beni severdi, biliyorum çünkü her zaman söyledi.
İNSANLIĞIN DİLİNİ KONUŞABİLMEK…
İngilizce-Rumca konuşmalarımızda araya Türkçe kelimeler de serpiştirirdi daha da yakın olabilmek için. Gerçi önemli olan insanlığın dilini konuşabilmek, Keti bunu da çok iyi bilirdi. Bugün ona son kez veda edildi. Okulum olduğu için gidemedim ama İki Toplumlu Koro adına yaptırılan çelenge onun için yazdığım Rumca metni yazıp yapıştıran sevgili Aleksandra Katsu’ya minnettarım.
Şimdi ne kadar Ledra Palace’ta yürürsem yürüyeyim, bir daha karşıma ismimi heyecanla bağırarak gelen Keti olmayacak, doğum günümde veya ödül aldığımda beni arayıp üç dilde kutlayan Keti olmayacak. Bir daha geri gelmeyecek ama hayallerini yaşatmalıyız, aksi taktirde ömrünü adadığı bütün mücadele hiçbir amaca hizmet etmeyecek.
Sana daha önce de söz verdim, yine veriyorum; barış için yazmaya, çizmeye ve konuşmaya devam edeceğim. İyi ki seni tanıdım. Bak, bu sefer hoşçakal demiyorum, Keti mou. Sen bana zaten “Hoşçakala gerek yok” demiştin.
Ve haklıydın.
Çünkü sen hep buradasın.
Ne olursa olsun yanımda.
*** GEÇMİŞLE YÜZLEŞMEYE DAİR YAZILAR…
“Adımlar…”
Fethiye........© Yeni Düzen





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein