menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dini Cemaatten Etno-Politik Topluma Geçiş ve AKP’nin Kültür Savaşı Üstüne

4 3
13.04.2025

Osmanlı İmparatorluğu Kıbrıs’ı İngilizlere kiraladığında Kıbrıslı Türkler dini bir cemaat idi. Toplumun yaşam biçimini, kimliğini ve bilincini din belirliyordu.

İngiliz yönetimi ile birlikte hızlanan modernleşme trendi, özellikle de Kıbrıs Rum toplumunun kalkınmada ileriye çıkması, Hakim Millet statüsünü kaybeden Kıbrıslı Türkleri varoluş endişesine ve modernleşme sancısına sürükledi.

Kıbrıslı Türkler her şeyin hızla değiştiği bir ortamda “ne yapmalıyız” sorusunu sormaya başladılar. Kendilerini Kıbrıslı Rumlarla kıyaslıyor, hayatın her alanında geri kaldıklarını görüyor ve modernleşmek için ne yapmak gerektiği üzerinde kafa yoruyorlardı.

Din yerine bilime sarılma, örgütlenmeye önem verme, eğitim sistemini (maarifi) gözden geçirme arayışları bu dönemde başladı.

Bütün modernleşme süreçlerinde görüldüğü gibi, Kıbrıs Türk toplumunda da gelenekçiler ile modernleşmeciler arasında gerilim oluştu.

Gelenekçi-dindar kesimler sömürge yönetimine yaslanarak güç ve konum elde ettikleri için, modernleşmeci aydınların çabalarına karşı duyarsız kaldılar.

Modernleşmeciler gelenekçi-dindar kesimlere karşı çıkarken, sömürgeci İngilizlerle de karşı karşıya geliyorlardı.

Kısacası, Kıbrıslı Türkler, Atatürk Türkiye’si kurulmadan önce modernleşmek gerektiğini fark etmişlerdi ve Kıbrıslı Rumlar karşısında ayakta kalmanın modernleşip kalkınmadan geçtiğini düşünüyorlardı. Modernleşmeye yönelme, içeriden gelen bir dalga idi...

Kıbrıslı Türklerin modernleşme arayışlarda Kıbrıs Rum toplumu iki açıdan önemli rol oynamıştı: a) Kıbrıslı Rumların hızlı kalkınması ve iki toplum arasında uçurumun açılması; b) Güçlenen Kıbrıs Rum toplumunun Yunanistan ile birleşmeye yönelmesi...

Yani, Kıbrıslı Türkler biri toplumsal, diğeri de siyasal olmak üzere, iki tehditle karşı karşıyaydılar. Sosyo-ekonomik açıdan Kıbrıslı Rumlar başat unsur olmuşlardı, siyasal açıdan da Enosis tehdidi gündeme gelmişti. Bunlara, bir de İngilizlerin tutumunu eklemek gerekiyor. Sömürge yönetimi Kıbrıslı Türkleri İslami cemiyet kuralları içine hapsetmeye çalışıyordu. Böyle bir ortamda modernleştirici aydınların yüzlerini Türkiye’ye dönemleri son derece doğaldı. Modern Türkiye’nin kurulması, zor duruma düşmüş olan Kıbrıslı Türklere özgüven veriyordu.

Türkiye Cumhuriyeti’nde başat akım haline gelen laik Türk milliyetçiliği ile Batılılaşmayı hedefleyen medeniyet projesinin Kıbrıslı Türk aydınlar tarafından gönüllü olarak benimsenip içselleştirilmesi ve giderek toplum tarafından kucaklanması, böylesi bir tarihsel, toplumsal arka plandan kaynaklanıyordu.

Kıbrıslı Türkler “Kemalist Laiklik” Anlayışını Uygulamadılar

Gelenekçiler ile Modernleşmeciler Enosise hep birlikte karşı çıkıyorlardı. Bu noktada yolları........

© Yeni Düzen