İnsanı insanın cenneti yapabilmek
Öyle hatıralar var ki defalarca gözden geçirilmiştir kayıtları belki farklı bir anlatı kurulabilir diye. Ama nafile; yaşanan yaşanmıştır, ağızdan çıkan söz, yüz ifadesi, davranış tahribatı yapmıştır artık. Tanıkların belleğindedirler ve büyük ölçüde biçim değiştirip sos eklenmiştir üstlerine.
Bazı hatırlar sadece iki kişi arasındadır. Taraflardan biri belki paylaşmıştır birileriyle; bilemeyiz. Ya da genel intibanın parçası yapmışlardır onu. Tek kişilik hatıralar da vardır, bir gözlem ve aydınlanma anına, bir iç burukluğuna ilişkin. Bunların koleksiyonu beden diline, ruh haline yansır, bazen de gözlerinde bir bakışa dönüşür faillerinin.
Delirtici bir duygudur geriye dönüp düzeltememe çaresizliği, artlarındaki uzun hikâyeyi anlatamamak, yargısını verenin, kalemi kıranın nezdinde mahkûm edilmiş kalmak.
Sanat bu yüzden var belki de. İçi acıtanın, anlatılamaz olanın kapısını aralamak için. Bazen donup kalırız bir sanat işinin önünde, ağladığım bile olmuştur benim bir enstalasyona bakarken. Kimilerinin oldukça tuhaf bulacağı bir durum bu. Bir şey çocukluğuna dokunur işte. Anlatmaya çalışsan zorlanırsın.
Okul bahçesinde kızlar farklı gruplar oluştururdu. Genelde üç kişilik gruplar. Çok sıkıldığımı ve kendimi hep üçüncü ve tuhaf kişi hissettiğimi anımsıyorum. Başka bir gezegenden gelmiş gibiydim nedense. Ya da bu gezegenin en dibinden. Bir dehşet hikayesinin kahramanı olarak hayata dahil olmalı, her şey yolundaymış gibi rol yapmalıydım.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein