menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Adalet arayıcısı olmanın dayanılmaz hafifliği

3 4
01.06.2025

Küçükken babamın kitabevinde dönemin bazı aydınlarının konuşmalarını izlerdim. Birilerini karalamak, dalga geçmek yaygın pratiklerdendi. İçim acır, tedirgin olurdum ama bu da yetişkinlerden aktarılan bir öğreti olarak oradaydı. Hayatta derin bir güvensizlik vardı. Başka insanlarla araya mesafe koymak önemliydi. Başkalarına doğru akışını durduramadığım bir sevgi çağlardı diğer yandan da içimde. Bana ufacık bir ilgi gösteren, hayatını izlerken birer roman kahramanı olarak kafama yerleşen herkesi sevmeye hazırdım. Duvarlara çarptıkça geri çekilir bir iç kırıklığı ve korkuya dönüşürdü bu sevgi. En kötüsü başkalarının benim hakkımda söylediklerine üçüncü bir ağızdan tanık olmaktı. Bazen annem, babam ya da kardeşlerim için söylenenler de gelirdi kulağıma. Önce kendini yiyip bitiren bir isyan sonra da iç kırıklığıyla örülen duvarlarla sonuçlanırdı bu. Bazen nedenini çözemediğim kötücül yüz ifadeleri, sözel bir şiddetle de karşılaşırdım. Evde zaten onay görmeyen, yanlışlarla dolu, sürekli kınanan, utanç veren, taktir edilecek çok az özelliği bulunan biri olduğumdu bana gelen mesaj. Çelişkili bir mesajdı bu bir yandan da. Zekâm, zaman zaman taşıdığım sevimlilik, okuldaki başarım bir yama gibi dururdu. İnsanların benim hakkımdaki fikirlerinin iki uç oluşturduğunu görürdüm. Sınıf öğretmenimizin sınıf başkanlığı için tartışılmaz ve kazanacak aday olarak gördüğü ben az oy alarak onu düş kırıklığına uğratmıştım. Sınıftaki görünürlüğüm okul bahçesinde sıfırlanıyordu çünkü. Bazı........

© Yeni Düzen