İsrail’in Kuzey Kıbrıs Derdi Ne Ola?!...
Doğu Akdeniz, tarihin her döneminde, değişik nedenlerle stratejik bölge olmuştur; Kıbrıs adası da bu bölgede jeo-politik açıdan stratejik konumda olmuştur. Çağdaş dönemde Doğu Akdeniz’in doğal gaz kaynakları, Orta Doğu’nun petrol kaynakları, Süveyş Kanalı’nın dünya deniz yolları bağlantısındaki önemli yeri Kıbrıs adasının stratejik önemini daha da artırmaktadır. Gerek bölgenin ülkeleri, gerekse dünya ekonomisini oluşturan, yöneten ve yönlendiren emperyal şirketlerin devletleri Kıbrıs’ta öyle veya böyle etkin bir fiziki mevcudiyet peşinde olmaktadır.
Alalım İsrail için her zaman tehdit unsuru olan Arap Bask Milliyetçiliği Doktrinini… Bu Doktrine göre Arap ülkeleri karada bir ay şeklinde İsrail’i çevrelemektedir; Kıbrıs adası da onlar için bu ayın yıldızıdır ve İsrail’i kendi karaları ve Kıbrıs adası arasında boğmalılar… Mısır’ın efsane lideri Nasır’ın Kıbrıs’la ve özellikle Makarios’la olan dostluğu ve iş birliği ve üçüncü dünya ülkelerinin oluşturduğu Bağımsız Ülkeler Birliğine önderlik etmeleri Nasır için bu doktrinin Kıbrıs’a ihtiyacından kaynaklanıyordu. Kıbrıslı Rum siyaseti ve yönetimleri de Filistin’in yanında yer alıyordu zaten…
İsrail ise bu Doktrinin saldırı stratejisinden kurtuluş yolunu Kıbrıs üzerinden ve Kıbrıs’la iyi ilişkilerle bulabilirdi. 1974’ten sonra İsrail, Türkiye ile ilişkilerini daha da güçlendirip, kendi insanlarının Kuzey Kıbrıs’ta kişisel sosyal ve iş hayatı bağlamında yerleşimini cesaretlendiriyordu. Ta ki 20 Ocak 2009’da İsviçre’nin Davos kentindeki Dünya Ekonomik Forumu’nda Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Peres ile “One Minute” dalaşmasına kadar… Bu arada da ABD, 2000’li yılların başında kurgulayıp 2004 yılı sonlarında uygulamaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile Cebelitarık’tan başlayıp, Kuzey Afrika üzerinden Hindistan’a kadar olan bölgenin ülkelerinde Amerikan Dostu Yönetimleri işbaşına geçirmeye başlamıştı. Bu bağlamda 2010 yılında Arap dünyasında birçok hükümetlere karşı eylemler ve silahlı isyanlar başlamıştı. Tunus, Libya, Mısır gibi ülkelerde rejimler değiştirildi; BOP unsurları bunu bir “Arap Baharı” olarak dünyaya lanse etti.
2009’da başlayan Türkiye-İsrail gerilimi de bu dönemlerde ateşlendi, BOP’a göre Türkiye’de de bir........
© Yeni Düzen
