menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gazze vicdan mahkemesi

10 0
30.10.2025

Aliya İzzetbegoviç unutulan soykırım tekrarlanır demişti. Çok düşünüyorum son zamanlarda bu cümle üzerine. Biz soykırımları nasıl unuttuk? Kimler, nasıl unutturuyor bize bu yaşanan acıları ki tekrarlanma ortamı doğuyor? Neyi eksik yapıyoruz? Bu soru aklımızın bir köşesinde dursun ve bir yandan da cevapları bulmaya çalışalım.

İsrail'in Gazze'de işlemeyi sürdürdüğü savaş suçlarını araştırmak üzere küresel ve bağımsız bir girişim olarak ilk başlangıç toplantısı Kasım 2024’te Londra'da, ardından ilk genel oturumu Mayıs 25’te Saraybosna’da gerçekleştirilen Gazze Mahkemesi’nin final oturumu İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Cemil Birsel Konferans Salonu'nda düzenlendi. Toplantı 4 gün sürdü ve nihai karar açıklandı. Burada kararların resmi mahkemelere ne etkisi olacak sorusu ilk akla gelen soru oluyor haklı olarak. Oraya gelmeden önce ben biraz süreci bu sayfaya sığdırmaya çalışacağım. Öncelikle bu mahkeme sivil bir inisiyatif. Gazze Mahkemesi’nin Vietnam Savaşı döneminde kurulan Russell Mahkemesi geleneğini sürdüren bir “Halk Mahkemesi” olarak kurulduğu belirtiliyor. Başkanı Eski BM raportörü 94 yalındaki Richard Falk. Düşünebiliyor musunuz, o yaşta insanlar evlerinden çıkamazken. Falk dünyayı dolaşıp İsrail’in suçlarını toplamaya öncülük ediyor. O da yetmiyor dünyanın önemli başkentlerinde insanları bir araya topluyor.

YARGILANAN YAHUDİLİK DEĞİL SİYONİZM

Toplantıdan madde madde çıkan kararların hepsi çok önemli. Ancak en önemli fikir cümlesi şuydu; apartheit rejimine dayalı yani ırkçılığı üstünlük olarak gören siyonizmin ortadan kalkması gerekliliği, işte bu nokta atışıydı. Ayrıca hesap verebilirliğin olmaması, başarısız olmuş uluslararası sistemin zayıflığını ve işgal ile saldırganlık altında yaşamaya devam eden bir halkın karşı karşıya kaldığı derin adaletsizliği gözler önüne serilmiş olması da bu nihai kararın özet cümlelerindendi. Şunu da hemen iliştirmek isterim. Londra’da toplanan ilk buluşmanın cümlesini de çok önemli bulmuştum; "uluslararası toplumun Gazze'de uluslararası hukuku uygulamada tamamen başarısız olması" gerekçesiyle bir araya gelinmesi şeklinde açıklanmıştı. Bunun da altı çizilmelidir. Yani şu cümlelerden anladığımız, siyonizm tüm dünyayı kurumlarıyla tamamen ele geçirmiş ne uluslararası hukuk işliyor ne adalet devreye girebiliyor ne de bunlara dur denebilecek bir güç devreye girebiliyor. Bunu da Yahudilik adı altında yapmaları ona dayandırmaları tamamen safsata. Her adımları jeopolitik çıkarlar üzerine kurgulanıyor. Din ancak böyle rejimler tarafından halkları uyutmak için kullanılabilir.

VİCDAN MAHKEMESİNDE ELDE EDİLEN DELİLLER

Gazze mahkemesi vicdan mahkemesidir. İnsanlığın ortak duygusu ve isteğidir. Zaten hukuk susturulduğu için insanların vicdanları devre girmiştir. İnsanlık ailesinin vicdanına vurulan bu zincirler atılamazsa insanlığı bekleyen daha kötü günler gelecektir. Sömürgeci zihniyetten kurtulmak için Filistin’in yaşadıklarına susmamak tüm insanlığın borcudur. Henüz hiçbir şey bitmemiştir tam aksine yeni başlamıştır. Yaklaşık 150 tanığın dinlenmesi sonucunda ve onların sundukları fiili deliler sonucunda aşağıda açıklayacağımız nihai kararlar alınmıştır. Uluslararası hukukun delil toplaması uzun sürmektedir. Gazze’ye giden sağlık görevlilerinden edinilen bilgiler. Canlı tanıklar. Türkiye’de tedavi için getirilen Filistinlilerden alınan bilgilerle bir delil havuzu oluşturulmuştur. Elbette bu mahkemenin hukuki yaptırımı yoktur. Ancak uluslararası mahkemenin hakimlerini etkilemek ve kararlara kanıt olarak belge sunmak açısından önemli olacaktır. Mevcut kovuşturmaya elbette yararı olacaktır. Güney Afrika mahkemesinin elini güçlendirecektir. İsrailli suçlular aleyhine delil oluşturacaktır. Gazze vicdan mahkemesinden çıkan nihai soykırım kararı soykırım dernekleri, çeşitli sivil toplum örgütleri ve bizzat soykırımı yaşayan, tanık olanların üzerindeki ortak görüşleridir.

Gazze vicdan mahkemesi soykırıma yönelik işlenen suçları aşağıda sıralamıştır:

Aç bırakma ve kıtlık: Gıda, su ve yaşam kaynaklarının kasıtlı biçimde engellenmesi ve gıda sisteminin sistematik biçimde yok edilmesi.

Domicide (konut imhası): Evlerin, altyapının (elektrik, su, kanalizasyon) kasıtlı biçimde yıkımı. Ev sadece bir yapı değil; sevgi, yaşam, hatıralar, umut ve kimliğin mekânıdır. Yıkımı, travma, yerinden edilme, toplumsal çözülme ve kültürel yıkım yaratır.

Ecocide (çevre katli): Toprağın, suyun ve havanın tahribiyle yaşamsal kaynakların yok edilmesi; bombalamalar sonrası yaşamı imkânsız kılan çevresel yıkım.

Sağlık sisteminin hedef alınması: Hastanelerin, sağlık çalışanlarının ve altyapının sistematik biçimde yok edilmesi. Filistin halkının fiziksel ve ruhsal sağlığı için en büyük tehdit, işgalin kendisidir.

Reprocide (üreme hakkı imhası): Doğumların engellenmesi, üreme hizmetlerinin yok edilmesiyle gelecek nesillerin yok edilmesi.

Scholasticide (bilginin soykırımı): Öğrencilerin ve akademisyenlerin öldürülmesi, eğitim kurumlarının yıkılmasıyla Filistin’in entelektüel geleceğinin yok edilmesi.

Gazetecilere yönelik saldırılar: Filistinli gazeteciler, soykırımı belgeledikleri için hedef alınmaktadır. Bu gazetecilerin susturulması, gerçeğin gizlenmesinin temel aracıdır ve bu çatışmada şimdiye dek hiçbir savaşta olmadığı kadar çok gazeteci öldürülmüştür.

İşkence, cinsel şiddet, zorla kaybetmeler, cinsiyete dayalı şiddet.

Politicide (siyasi imha): Filistinli siyasi, kültürel liderlerin, temsilcilerin, aktivistlerin öldürülmesi veya kaçırılması; sivil kurumların yok edilmesi.

Güller ve eller

Güller ve kana boyanmış ellerinle beni karşılıyordun iskelede. Uzatıyordun gülleri çekingen ve biraz da dağınık bir halde. Yıllar önce bu fotoğraf zihnime kazınmış gitmiyor. Ne zaman bir gül görsem, ellerin ve ellerinle topladığın güller içimi acıtır. O ellerin erkek eline göre düzgün, masum ve çocuksu hâlâ. Değişmeyen tek şey ellerin ve ellerine sinen gül kokusu. Bir bakış delip geçer ruhu okşardı o zamanlar. Şimdi bakıyorum geriye ne değişti diye. Oysa değişmesin diye ne çabalar gösterdim. O güllere yağmur yağsın da solmasın diye çok özendim. Kendime batırdım dikenleri unutmayayım istedim. Oysa ne çok unutan var. İnkâr eden var. Ben öyle olmak istemedim. Her gül yaprağına bir kan damlası işledim için için. O sendin bu da ben. İkimizi de alıp savuran bir yel, şimdi yaraları unutturan bir pansuman gibi hatıramda gizli, saklı.

Artı

Yetenek alanları

Sivas’ta yaşayan genç kız Buğlem Deniz Kombul sokak kameralarına yakalanmış. Ama bu kez güzel şeylere sebebiyet veren bir yakalanma. Dijital ekran alanlarına grafiti çizerken yakalanan Buğlem’i Sivas Belediye başkanı es geçmemiş. Makamına davet ederek istişare etmiş ve gençlere grafiti alanları açmaya karar vermişler. Açık atölye alanları adı altında gençlerin yeteneklerini sergileyebilecekleri alanlar........

© Yeni Birlik