menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ezber ile imtihanımız

12 20
06.03.2025

İnsanı diğer mahluklardan ayıran en önemli özellik muhakeme yeteneğinin olmasıdır. Bütün memeli hayvanlarda beyin olduğunu biliyoruz ama onların hiçbirisinde yanlışı doğrudan ayırt etme özelliği yok. İnsiyaki olarak yani yaradılıştan verilen kodlarla hareket ediyor insan dışındaki mahluklar. Tehlike varsa kaç. Yemek varsa ye gibi basit komutlarla canlılar hareket ediyor. Beyin insan dışındaki memelilerde bu işe yarıyor. Ama biz insanlarda bunun ötesi var ki kıyas etmek bile abes. İnsan dışındaki hiçbir varlık geleceğini programlamıyor. Bir köpek yarın aç kalmamak için yarını düşünerek az yiyeyim de kalanını yarın yerim demiyor. Örnekleri çoğaltabiliriz ancak bizim derdimiz memeli canlılar arasında bir kıyaslama yapmak değil. En büyük problemimizi masaya yatırmak; ezberlerimizi. Ezberin rahatlığı Hayatı ezberlerle sürdürmek büyük bir konfordur. Birisi sizin için kararlar alır siz de uygularsınız. Paketli gıdaları sizin için hazırlarlar siz de bunu alıp yersiniz. İçindekiler hakkında, üzerindeki açıklama kısmından okusanız bile orada yazılan her şeyi anlıyor muyuz? Paketli gıdanın konforu var. Elinizin altında hazır. Örnekleri çoğaltabiliriz. Ezbere ne zaman alışıyoruz bunu bile farkında olmayız. Çünkü ezber tatlı bir zehir gibidir. Şeker gibi yedikçe yemek isteriz. Öyle konformist bir alan sağlar. Yalnızlıktan korkmanıza izin vermez. Sizi gruba dahil eder. Aykırılığa izin vermez çünkü ezbercilerin bir halkasına halka olmanız kolaydır. Popüler olmanızı sağlar çünkü en iyi ezberler geçerli olandır. Gerçeğe ulaşmak için jeoloji gerekir. Sizi kazı zahmetinden kurtarır. Ezber bu kadar rahat keyif veren bir şeydir.

Toplumu içten kemirir

Aynı zamanda da yavaş yavaş toplumları kemiren bir hastalıktır. Çünkü insanın beyni düşünmeye, kıyaslamaya, anlamaya, farkı bulmaya programlanmıştır. Bir anekdot; yıllar önce bir grubun mensubundan şöyle bir söz işittim. Mensubu olduğu o grubun liderinin çıkardığı kitapların dışında başka kitapları okumadığını söylüyordu bu kişi. Çok şaşırmıştım. Gerek duymuyorum zaten doğruları söylemiş, demişti. Bu kadar emindi kendinden. Evet, gerçekten doğruları söylemiş olabilir. Ama doğruları farklı şekillerde görmeye ve anlamaya da ihtiyacımız var. Çünkü yollar farklı farklı ve gelişen çağa göre yeni iletişim metotları geliştirebilmeliyiz. Yeni bağlar kurmak en azından evlatlarımızla bağlar kurarken eskinin cümlelerinin yanında yeni jargonları da bilmeliyiz. Diyeceğim o ki ezber büyük bir rahatlıktır. Elini sıcak sudan soğuk suya sokturmaz.

Tuzağın adı

Fakat biz çok şeyi ötekinden öğreniriz. İnsanların acıları, sorunları, iç sıkıntıları. İnsanı sevmeyi, anlamayı.. İnsana dair ne kadar duygu varsa ötekinin aynasından görürüz. Aksini iddia etmek büyük bir yanılgıdır. Bir toplumu kutuplaştırmak için, ayrıştırmak için kavga ettirmek bölmek için en elverişli araçtır ezberler. Onları küçüklükten beyinlere öyle bir ekersin ki sorgulamaya mahal olmaz. Yetenek öldürmek için iyidir ezberler. Ama gün gelir büyük bir duvara toslatır. Ezberle yol alan bir gün yolda kalır. Çağ değiştikçe hala ezberinle var olmaya çalışıyorsan yeni kuşaklarla iletişim kuramazsın. Devasa bir çöküşün içinde kalırsın giderayak. Aslında yanlış bir ezbere yılarca inanarak neleri kaçırdığını fark ettiğinde asıl o zaman kendine yabancılaşırsın. Bir gün hiç yaşamamış gibi hissedersin kendini. Hiç var olmamışsın. Çünkü neden, niçin, nasıl diye sormamışsın? Bunu anladığın gün bütün sırçalarının döküldüğü gün olur. Ama geçmiş olsun demekten başka çare kalmaz. O yüzden eğitimde ilk yapılması gereken şey sormayı öğretmektir çocuklara. Korkmayın sizin de ezberleriniz kırılsın. Sorun sordurun. Çünkü ancak bu şekilde var olabiliriz. Sorgulamanın önünde engel olduğumuz sürece toplum var oluşunu kaybeder vesselam.

Ramazan ve yaz ayı

Galiba bütün çocuklar için ramazan demek yaz ayları demek. Ya da bir kuşağın çocukluklarının ramazan ayına denk gelmesinden midir nedir yaz ramazanları daha güzel hatırlanıyor. En heyecanlı ramazanlar yaz aylarında olanlarmış. Çünkü okul tatil. Günler uzun hava sıcak. Çocuklar sokaklarda. Derdin tasanın en az oldu yaş dönemleri. Herkesin pencereleri açık yemek kokuları yayılıyor. İftara yakın saatlere doğru da pide kuyruğuna çocuklar gönderiliyor. Gelene kadar o pidenin yarısı da bitiyor. Kapıya varınca oruçlu olduğu aklına geliyor. Olsun onlar tekne orucu tutuyor zaten. Benim de ramazan ayını hatırlama iklimim yaz aylarına denk geliyor. Türkiye’deki ilk ramazanlarım sımsıcak yaz aylarındaydı. Bugünün çocukları nasıl yaşıyorlar ramazanı acaba? Kolektifliğin artık çok az hissedildiği bu çağda ramazanı da birlik, beraberlik, sevgi ve muhabbet içerisinde mi yaşıyoruz? Yoksa insanlar sadece akşama karnını doyurmaya mı kilitleniyor bilinmez?

Okul ve bilgi

Okullarda yavaş yavaş belki de hızlı bir şekilde bilgi denilen olguya ulaşmanın temel değer olduğu öğretilmeli. Evet, okullar bilgi veriyor. Öyle değil mi? Ama verilen bilgiyi de sorgusuz sualsiz kabullenmememiz gerektiğini öğretmek gerekiyor. Bilgiye ulaşmanın yöntemleri, doğru-yanlış bilgi, bilgi salgını, bilginin faydası konuyu çok uzatmayayım ama bizim çocuklara artık bilgi olduğunu söylediğimiz şeyleri vermekten çok nasıl bilgiye ulaşacaklarını anlatmalıyız. Hatta daha da önemlisi bilginin ne olduğundan başlayarak........

© Yeni Birlik