menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Metafizik: Gerçek ve hakikatten tanrı ve varoluşa…

20 1
27.01.2025

Geçen yazıda fizik bilimindeki (doğruluğu ya da yanlışlığı ispat edilememiş teorik kavramlar etrafında) tartışmaların, aslında, algılanabilir evren dışında da bir varoluşun olabilme ihtimalini açık tuttuğunu yazmıştım. Tartışma özetle şuydu: Eğer gözlemlenebilen evrendeki kuvvetler tek bir kanunla açıklanabilirse (aralarında ufak farklarla Birleşik Alan Teorisi veya Herşeyin Teorisi) ki, bu gerekli bir sonuçtur, o zaman bunun olabilmesi için en azından 11 boyutlu bir evrene (Sicim Teorisi) ihtiyaç vardır. 11 boyut 10 boyut artı 1 zaman boyutundan oluşur. Bu evrendeki kuvvetlerin tek bir kanunla açıklanabilmesi için, yani bu kanunların güzellik ve uyum içinde olabilmesi için, olması gereken en az 11 boyutlu bir evrendir. Daha fazla boyut da içerebilir.

Geçen yazının başlangıcında gerçek ve hakikatten bahsetmiştim. Gerçek ve hakikat, çoğu zaman, Türkçede birbiri yerine kullandığımız ve yakın anlam içeren kelimelerdir. Burada ben bu iki kavramı, geçen yazıdaki tartışmanın bağlamında, algılanabilen olgular ve algılanamayan olguları da içeren tüm olgular anlamında kullanacağım. Geçen yazıdan bildiğimiz gibi, bizim algımız üç boyut (en – boy – yükseklik, yani mekân) ve zamandan oluşan, fizikçilerin uzay-zaman adıyla kavramsallaştırdığı, dört boyutlu evrenle sınırlıdır. Ancak yine fizikçilerin matematiksel denklemlerle var olmasını zorunlu olarak gördükleri evren en az 11 boyutlu olmalıdır. O zaman, biz gözlemlenen verilerin tamamına erişebilsek ve bunlardan elden ettiğimiz enformasyonu bilimsel bilgiye dönüştürebilsek bile evrendeki tüm varoluşu açıklayamayız.

İşte bence “gerçek” duyularımızla algılayabileceğimiz dört boyutlu evrendeki varoluşu tanımlarken, “hakikat” algıladıklarımız kadar duyularımızla algılayamadığımız olguları da içeren 11 (veya daha fazla) boyutlu evrendeki varoluş anlamına gelir. Pekiyi şöyle bir soru soralım: Algılayamayacağımız boyutlarda ne olup bittiğinden bize ne? Algılayamayacağımız şeyler bizi ilgilendirmez ki? Bu kafasını kuma gömen devekuşu sendromudur. Yani merhum Cumhurbaşkanımız Demirel’in ifadesiyle: “Meseleleri mesele etmekten vazgeçersek, mesele kalmaz!” Halbuki, evrende algılayamadığımız olgu ve süreçlerin bizim algılayabileceğimiz sonuçları olur. Çünkü biz de esasında 11 (veya daha fazla) boyutlu bir evrendeyiz ancak bunun sadece bir kısmını (4 boyut) algılayabiliriz. Bunun küre sembolizmasıyla anlatalım.

Lisede gördüğünüz analitik geometri derslerinden hatırlayalım. İki boyutlu bir uzay aslında bir yüzeydir. Bu iki boyutlu uzayda yaşayan örneğin üçgen ve kare şeklinde canlılar olsun. Sonra üç boyutlu küre şeklinde bir cismin bu yüzeyin içinden geçtiğini düşünelim. Küre yüzeye ilk........

© Yeni Birlik


Get it on Google Play