Zamana ve ruha uygun şehir mümkün
Bundan 40 yıl öncesine kadar son kırıntıları yaşanılan o güzel günlerden bahsedeceğim size. 1980’ler aklıma geldikçe, o dönemdeki mahalle kültürü, komşuluklar, arkadaşlıklar, büyüklerimiz ve küçüklerimiz bir bir gelir gözümün önüne. Şimdi hasretle andığımız hayretle dinlediğimiz bir komşuluk kültürü yaygındı her yerde. Sokağımızın, mahallemizin öne çıkmış babacan, yardımsever, güvenilir ağabeyleri, amcaları, teyzeleri vardı. Derdi olanların dertlerini dinleyen, kendisinde de fazlaca imkan olmamasına rağmen elinden geldiğince kimin ihtiyacı varsa onlara kol kanat geren iyi yürekli insanlardı onlar.
Mahalle insanları da birbirine sıkı sıkıya bağlıydı. Herkes herkesi tanırdı. Kimse yalnızlığı ve sorunu ile başbaşa bırakılmazdı. Günümüzden çok daha az maddi şeylere sahiptik. Cep telefonları, uydu yayınlar yoktu. Mahallede arabası olanlar iki elin parmaklarını geçmez bir sayıda idi. Ama o kadar mutluyduk ki.
Anlattığım bu fotoğraf, köyden kente göçün hızlandığı yıllarda, insanlarımızın kent hayatının kendilerinden talep ettiği kurallara adaptasyon dönemi idi. Şehire gelmenin ilk amacı sadece daha iyi bir ekonomik güce kavuşabilmek ve hayata tutunmaktı. Köyde kalmayan imkanların, insanları adeta kente itmesi ile beraber gelinen "gönülsüz" yerlerdi şehirler.
O zamanın yöneticileri bu sosyolojik tespitleri yapabilselerdi, bugünün şehirlerini revize etmek, deprem başta olmak üzere bir çok konuda dayanıklı hale getirmek de daha kolay olabilirdi.
Mevzuata uygun inşa edilen şehirlerin içinde imar planı diye........
© Yeni Birlik
