menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Anahtar Kelimeler (Gençlik)

10 0
06.04.2025

İnsan hayâtında toplumsal anlamda üç temel dönem olduğunu düşünürsek bu üç dönemden biri ve
en uzununun gençlik olduğu söylenebilir. Kaba bir ayrımla çocukluk ve yaşlılık arasındaki gençlik dönemi, öncesindeki ve sonrasındaki dönemlere genişleme eğilimi gösterir. Yâni küçük bir çocuk, büyüdüğünü hissetmek ve göstermek için genç olduğunu iddia ederken ve bir an önce genç olmak isterken, yaşlılar da henüz önlerinde yıllar olduğunu düşünmek istercesine henüz genç olduklarını ifâde eder ve gençmiş gibi davranır.
Gençlik kimine göre enerjik olmak, kimine göre çocuk olmamak, kimine göre tecrübesiz olmak, kimine
göre yaşlı olmamak, kimine göre ülkenin emânet edileceği nesil ve toplumun taşıyıcı unsur olmaktır.
Bu ve dahası birçok tanımı düşündüğümüzde hem gençlerin hem de genç olmayanların (çocuk ve yaşlıların) istedikleri tarafa ve istedikleri gibi çekip anlamlandırabileceği ve anlamlandırdığı bir kelimedir gençlik.
Fransız filozof Pierre Bourdieu (1930-2002) “gençlik sâdece bir kelimeden ibârettir”(1) derken gençlik
kelimesinin anlam yüklemeye çok uygun bir kavram olduğunu işâret eder. Çocukların bir an önce girip
artık “çocuk” olmaktan “kurtulmak”, yaşı ilerlemiş olanların da köşelerine çekilmediklerini ifâde etmek için kullandıkları “gençlik” kelimesi, insan hayâtının toplumsal tarafında sihirli bir anlama ve güce sâhiptir.
Gençler ve yaşlılar
Gençlik, gençler tarafından değil de yaşını başını almış kişiler tarafından kullanılmaya açık olunan bir dönemi ifâde eder. “Ne varmış yaşımda!” deyip kendini gençlik dönemindeymiş gibi göstermeye
çalışanlar, “teyze” diye hitap edilince “Teyze senin anandır” diye tersleyenler, nedense toplu taşıma
araçlarına bindiklerinde birden yaşlanırlar ve kendilerine yer verilmesini beklerler. Yer verilmeyince de “Gençlerde saygı kalmadı” demekten çekinmezler.
Her şey gençler için (mi?)
Toplumdaki her şey sanki gençlerin hizmetine verilmiş gibidir. Genç olmak “özel” olmaktır. Siyâsî partilerin “gençlik kolları” vardır. Belediyeler “gençlik merkezi” açarlar. Çocukların ve yaşlıların spor yapmasına gerek yokmuş gibi, “Gençlik ve Spor Bakanlığı” vardır. Aşı karşıtı eylemlere katılıp daha sonra “genç gözükmek” için vücûduna bir sürü kimyasal madde enjekte ettirenlerin sayısı hiç de az değildir.
Oysa bir taraftan “hayâtını yaşasın”, “şimdi yapmayacak da ne zaman yapacak” diye “özgürlük” imtiyâzı verilen gençler, diğer taraftan “dünkü çocuk” denilip “büyüklerin işine aklı ermeyenler” denilerek haksız bir muameleye mâruz bırakılırlar. Sanki yaşlılar, tecrübeli ve bilge olma özelliklerini kendi tekellerinde tutmak için gençlere – cinsiyetlerine bakılmaksızın – bir erillik ve şiddet telkininde bulunurlar. Böylece gençler, dünyâyı değiştireceklerini zannederken, yaşlılar kendi hâkimiyetleri altındaki mevcut durumu, yâni statüko korumak isterler.
Bunun psikolojik altyapısı da vardır. Gençler dünyâyı değiştirmek için devrimci olma eğilimindeyken, orta yaşlılar hem gençleri........

© Yeni Birlik