menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Anahtar Kelimeler-24 (Entelektüel ve Akademisyen)

14 4
09.02.2025

Bir önceki yazıda eş anlamlı anahtar kelimeler entelektüel/aydın/münevver kişinin özelliklerini ele alırken, yazar olarak bana olduğu gibi, okur olarak da sizin aklınıza akademisyenlerin yâni üniversite hocalarının gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Bir insanın bunca üst düzey özelliklerini kazanması için bilginin toplandığı, korunduğu, çoğaltıldığı ve dağıtıldığı yer olarak üniversitelerden daha uygun bir yapı olamaz, diye düşünmek oldukça mâkuldür.

Açıkçası anahtar kelime olarak akademisyenlerin çalışma ortamı olarak üniversite kavramı, ister tek başına, ister entelektüel ya da başka bir kelime ile birlikte ele alınsın, “dışı seni yakar içi beni” diye özetlenecek bir durum söz konusudur. Kurumsal olarak bakıldığında dünyânın en eski üniversitelerinin yaşı neredeyse bin yıla dayanıyor. İlk akla gelen Oxford Üniversitesi (1096), Cambridge Üniversitesi (1209) ilk kurulduklarında bugünkünden çok farklı bir konumdaydılar. Öncelikle bu üniversiteleri oluşturan kolejler, birer din okuluydu. Şimdilerde konferans salonu olarak kullanılan mekânlarda Orta Çağ boyunca dinî törenler yapılıyordu. Bu üniversitelerde okutulan derslerde güneşin dünyanın etrâfında döndüğü anlatıldı. Bu üniversitelerdeki hocaların verdiği bâzı kararlarla insanlar aforoz edildi, cadı ilan edildi hatta diri diri yakıldı.

Üniversitenin değişken yapısı günümüzdeki kimliğini kazanmak için belki en büyük kırılmayı Newton’un 1687’de yayınladığı Principia (Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica) ile yaşadı. Ardından Almanya’da Wilhelm von Humboldt’un kendi adıyla anılan reformuyla üniversiteler günümüzde yapısını ana hatlarıyla aldı. Böylece kilisedeki râhiplerin dediğine değil, üniversitedeki hocanın ne dediğine bakılmaya başlandı. Râhibin cübbesi ve kürsüsü, üniversitedeki hocalara geçti. Saint Simon’un ifâdesiyle “Bilim Kilisesi” kuruldu. Yapay zekânın günlük bir sohbet konusu hâline geldiği günümüzde üniversitelerin elinde olan “bilgi tekeli” sarsılmaya başladı.

Bunda adının önünde “prof” yazıyor diye, “her şeyi biliyorum” havasına girerek sosyal medya fenomenleriyle aşık atıp akademisyenliği halkın nazarında itibarsızlaştıranların payı da azımsanmayacak kadar büyüktür. Zâten ülke olarak 1933’te yapılan üniversite reformu ile her şeye yeniden........

© Yeni Birlik