Zekât: İman ve Kur’ân hizmetlerine bir destek
Bu mübarek ayda yapılan her ibadet ve iyilik, Allah katında kat kat mükâfat bulur. Ramazan dendiğinde akla gelen en mühim hususlardan biri de zekât ve fitredir.
Bediüzzaman Said Nursî, hayatını vakfettiği ve bir “eğitim ve maarif projesi olan” Medresetü’z-Zehra’nın en önemli gelir kaynaklarından biri olarak zekâtı göstermektedir. Münazarat adlı eserinde, zekâtın bu tür hizmetler için bir kaynak olduğu üzerinde durarak, “Zekâtın zekâtı da olsa kâfidir” ifadesini kullanmıştır.
Bu anlayış, günümüz Nur hizmetleri için de geçerlidir. Talebe hizmetleri, neşriyat faaliyetleri ve diğer iman esaslı çalışmalar, bu hizmetlerin ayrılmaz parçalarıdır. Bu çalışmaların sürdürülebilmesi de, maddî katkılarla mümkündür.
Günümüzde ekonomik şartlar giderek ağırlaşmakta ve hizmet müesseseleri, son derece kısıtlı imkânlarla faaliyetlerini yürütmektedir. Bu yüzden, farz olan zekât ibadetinin bu hizmetlere yönlendirilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Zekâtlar iman hizmetlerine yönlendirilirse, hem Bediüzzaman Hazretleri’nin işaret ettiği manaya uygun hareket edilmiş olur, hem de bu hayırlı çalışmalar........
© Yeni Asya
