Selanik’ten Şam’a, Kanada’dan Çin’e ulaşan mesajlar
Bugün Üstad Said Nursî, fikirleri ve eserleriyle tasarrufu devam ediyor, vefatından seneler sonra bile dünya gündemindeki yerini koruyor. O, 1911’de kaleme aldığı Hutbe-i Şamiye adlı eserinde, “İslâmiyetin hakaikı hem manen, hem maddeten terakkî etmeye kabil ve mükemmel bir istidadı var” demişti.
Gerek İslâm âleminde yaşanan gelişmeler, gerekse Batı’da akademik seviyede keşfedilen derinliği, onun sadece bir din âlimi değil, aynı zamanda çağının ötesinde bir mütefekkir olduğunun altını bir kez daha çiziyor.
Bediüzzaman’ın mesajları, sadece manevî ve ahlâkî tavsiyeleriyle sınırlı değildir. Onun siyasî ve toplumsal öngörüleri de hayranlık uyandırıcıdır. Eylül 1908’de Selanik’te, II. Meşrutiyet’in hararetli günlerinde Fransızca yayınlanan Le Journal de Salonique gazetesine verdiği mülâkat, onun ne denli keskin bir siyasî analist olduğunu ispatlamaktadır. Bu röportajda Meşrutiyet’i ve anayasal düzeni, “dinimizce tavsiye edilen” bir sistem olarak İslâmî temellere dayandırarak savunmuştur. Daha o günlerde, gücü tekelleştirme potansiyeli taşıyan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne yaptığı erken ve öngörülü uyarı, ilerleyen yıllarda yaşanacak despotik eğilimlere karşı duruşunun ilk sinyalleridir.
GÜNDEM: HUTBE-İ ŞAMİYE
Yakın zamanda Suriye hükümetinin aldığı tarihî bir kararla, Bediüzzaman........
© Yeni Asya
