İttihad-ı İslâmın temel taşları ve Bediüzzaman(3)
Fikir birliği, meşru ölçüler ve ahlâkî değerler dışında hiçbir sınırlamanın olmadığı bir hürriyet ortamında gerçekleşebilir. Farklı fikir ve tercihleri baskı uygulayarak yok etmeye çalışan istibdat, ittihadın en büyük engelidir. Bediüzzaman Hazretleri, Ehl-i Sünnet dışında meydana gelen ve itikatta veya amelde sapmış fırkaların doğmasına istibdadın sebep olduğunu söyler. Çünkü istibdat, baskıcı uygulamalarıyla husumet ve düşmanlıkları uyandırır, ihtilâfları körükler ve farklı fikirleri daha da keskinleştirerek uç noktalara kadar götürür.
Osmanlı Devleti zamanında “Devlet-i Âliye’de meşrutiyet-i ilmiye tesis etmek” ihtiyacından bahseden Bediüzzaman, ilim hürriyetinin de önünün açılmasını istiyor ve bunun ilme dayalı bir kamuoyunu netice vereceğini, bunun da garazkârlıkları, vehim ve şüpheleri izale edeceğini ifade ediyordu. “İdarede kuvvet kanunda olmalı ve ilimde de kuvvet hakta olmalı. Yoksa, istibdat hükümferma olur.” tespitleriyle, reçetenin de ne olduğunu söylüyordu.
Ancak, burada önemli bir nokta daha vardır. O da, kamuoyuna nasıl düzgün bir istikamet verileceği ve fikir........
© Yeni Asya
