Zübeyir’imi dünyalara değişmem!
Nasıl değişsin ki, değişebilir mi? Değişmez tabiî… Çünkü o, Üstadının meslek ve meşrebinin harfi harfine tâkib ve tatbikçisi idi. Üstad onu, bu sözünün yanında daha başka “taş kafa, vs.” gibi acaib sözlerle de tavsif etmişti.
Talebelerinin hepsinin olduğu bir zeminde, onlara hitaben; “Hepinizi aldatabilirler, ama bu ‘taş kafayı’ aldatamazlar!” demişti. Yine ona söylediği ve Tahirî Mutlu Ağabeyin de, mütemadiyen zikrettiği “Nur’un kumandanı” vasfı da, ona aitti.
Babam tarafımdan hemşehrim olmasıyla, her zaman iftihar ettiğim ve babamla da memleketleri, doğum tarihleri ve “Mehmed “ olan isimleri ortak olan Zübeyir Ağabeyimiz, hakikatten de dünyalara değişilecek biri değildi.
Üstadın vefatından sonra, dağılma tehlikesine karşı cemaati bir arada tutup, Üstadın meslek ve meşrebi üzere, vefat ettiği tarihe kadar götüren oydu. Bir iki, küçük farklılıklar da olsa, ana unsur, onun riyaset ve dirayetiyle devam ediyordu. O, hiçbir zaman Üstadın, meslek ve meşrebinden taviz vermez, verdirmezdi. Onun için de, sağlığında, kimse iftiraka teşebbüs etme cesaretini gösteremezdi. Vefatından bir müddet önce zuhur eden, ilk “dini........
© Yeni Asya
