“Risale-i Nur Talebesi misiniz?” "Değilim."
Kur’ân kıraatı bitip, namaza geçilince, hocalardan biri benim yanıma geldi, yan yana namaz kıldık. Farz bitip sağa-sola selâm verdikten sonra, tabiî ben, Nur talebelerinin şiarı olan “salâtün tüncina” duasını yaptım. Baktım, o hoca da yapıyor, hem de, “âfât” kısmında, ellerini ters çevirerek. İçimden “Hoca da Risâle-i Nur talebesi galiba. Bir tanışayım” dedim.
Namaz bitince, yavaşça eğildim; “Hocam, Risâle-i Nur talebesisiniz galiba” dedim. “Hayır değilim!” demez mi? Şaşırdım. “Nur talebeleri bu duayı okur ya, onun için sordum” dedim. “Bu dua, Resul-u Ekrem'in (asm) okuduğu duadır!” dedi. “Evet, Üstad Hazretleri, zaten, unutulmuş, küllenmiş sünnet-i seniyyeleri (asm) ihya etmiş” dedim.
İlk def’a böyle bir şeyle karşılaşıyordum. Elli altı senelik cemaatî hayatımızda, bu duayı yapanları, hep Nur talebeleri olarak gördük.........
© Yeni Asya
