menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ömrü bereketlendiren sır: İhlâs

11 15
27.07.2025

Özellikle uzun süredir bir hizmetin, bir davanın ya da bir sorumluluğun yükünü taşıyorsa… Bu ses bazen yorgunlukla, bazen kırgınlıkla, bazen de farkında olmadan nefsin sesiyle konuşur: “İman-Kur’ân hizmetini ne zamana kadar yapacağım?” “Hep ben mi koşacağım? Başkaları da yapsın artık.” “Biraz da ben dinleneyim, yoruldum…”

Bu sözler, görünüşte gayet insanî, hatta haklı gibi durabilir. Ancak Risale-i Nur penceresinden bakıldığında, bu cümlelerin çoğu nefsin tembellikten doğan bahaneleri veya daha tehlikelisi, şeytanın sağdan yaklaşarak hizmetten uzaklaştırma oyunlarıdır.

Said Nursî, Risale-i Nur’un birçok yerinde ısrarla vurgular: İman ve Kur’ân hizmeti bu zamanda en büyük ibadet, tefekkür ve en büyük sadakadır. Yani bu hizmet, sıradan bir faaliyet değil, ebedî kurtuluşa vesile olan mukaddes bir görevdir. Bu nedenle hizmete davet edilen bir kişi, bir yükün altına değil; tam tersine, bir şeref halkasının içine çağrılmış olur. Şu hakikati daima akılda tutmak gerekir: Biz bu hizmeti yaparak bir lütufta bulunmuyoruz. Allah bize bu hizmeti........

© Yeni Asya