Hiçbiri değilken
Zihin aynalarında yansıyanlar kalbimizi ürpertmeye meyyal. Soğuk bir günde tedariksiz, ayaza tutulmuş gibi titreyen yüreğimiz. İliştirildiği duvardan menteşeleri ayrılarak hafifçe eğilmiş, yıpranmış tahta kapı aralığından içeriye doluşan kar tanelerini andırır. Düştükleri yerde yığılırken ya uzunca bir çubuğu ya da müşkülce bir çokgeni çizmiştir bembeyaz noktalar.
Dışarısı kara teslimken henüz karla kaplanmamış toprağa zorbalığı gibidir hariçten. Kışın ortasında bir üzüm tanesine, yeşil eriğe, bir buket kır çiçeğine duyulan özlemden dahasıdır beliren şekiller…
Müphem işlerin hitama ereceği hengâmda neyin-nasıl sonuçlanacağına dair kuruntularımız, kurgularımız. Muammalar mecmuasına döner yüreğimiz… Gök gürültüleri ansızın yanıp ta sönen ışıkların aydınlığında........
© Yeni Asya
