menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Uydurukça meselesi (2)

9 0
27.05.2025

Lâkin din ve dil konusu, bizde herkesin ahkâm kestiği bir alandır maalesef. İhtisasa pek riâyet yok; herkes kendisini yeterince mütehassıs kabul ediyor.

Kardeşimizin de mütehassıs sandığı kişilerce yayımlanan (bana gönderdiği) listede uydurukça olarak gösterilen “dizi” kelimesi eski Türkçe “tizig” kelimesinden gelmekte olup saf Türkçedir. Sondaki “k” sesi, pek çok Türkçe kelimede olduğu gibi zamanla düşmüş, baştaki t de yumuşamıştır; o kadar. İtiraz edilen“dizi” sözü ne kök, ne ek ve ne de mânâ açısından pürüz taşımaz.

Dil zaten uydurma işidir. Yeter ki kök, ek Türkçe olsun ve de yeni kelimeye verilen anlam münasip düşsün. Karşı çıkılması gereken husus, usulünce türetilen bu yeni kelimelerin baş tacı edilip eskiden beri kullanageldiğimiz Türkçeleşmiş seleflerine savaş açılmasıdır. Bu tavır, dili fakirleştirir. Yoksa bir yazıda, mısra kelimesini kullandıktan sonra müteakip cümlede dizeyi istimalin, kanaatimce hiçbir mahzuru yoktur.

Hatta ezber bozayım: Bazı ifadelerde mısra yerine dize kullanmak daha da uygun düşebilir. Edebiyat terimi olan mısra, “beytin yarısı” anlamınadır. Şiir beyitlerden (ikiliklerden) müteşekkil olmasa bile zamanla şiirin her bir satırına “mısra” denmiştir.

“Müselles, rubâi,........

© Yeni Asya